Belediye olanaklarını ihaleler yoluyla iktidar mensuplarını, şirketlerini zenginleştirme aracı olarak kullandı, halkı yoksullaştırdı, eşitsizliği artırdı, yoksulları iktidarın yardımlarına mecbur bıraktı.
AKP kendi zengin sınıfını bu yollarla yarattı.
Bu öyle büyük bir sınıf ki genelde yüzde 25-30 arası oy potansiyelini ayakta tutuyor.
Sadece bu sınıfın varlığı bile iktidarın merkezi ve yerel ihaleler ve iş verme hacminin büyüklüğünü gösteriyor. Yani trilyonlardan bahsediyoruz.
Bu önemli zenginleşen kitile ile yüzde 28-30 oy oranı arasında bağlantı kurarsanız, bunca büyük çöküntüye rağmen neden hâlâ bu kadar oy alabiliyor sorusuna da önemli ölçüde yanıt vermiş olursunuz.
CHP’li belediyelerin yaptığı, AKP’nin açıkta bıraktığı bu büyük yoksulluğu yönetmeye çalışmaktır. Kreşler, Halk Ekmek, askıda fatura, öğrenci yurdu ve bursları, emeklilere yoksullara ciddi yardımlar, kent lokantaları, emekli kahvehaneleri (Aferin Beyoğlu Belediyesi!), belediye olanaklarını yandaşları zenginleştirmek için mi kullanacağız veya halkın ihtiyaçları için mi, sorusunun yanıtı ve çözümüdür.
AKP kendi yarattığı eğik düzlemde baş aşağı kayıyor.
Sanıyor ki CHP’li belediyelerin kasasını boşaltırsam, bu eğik düzlemi en azından düz düzleme çeviririm.
SGK borçları meselesini birden gündeme getirmesi bu nedenle.
Birçoğu kendi yönettiği belediyelerin devrettiği borçlar. Ayrıca SGK on yıllardır neden borçlarını tahsiline gitmez, başka biri soru.
Yanıtı ise belediyelerin büyük çoğunluğunun AKP’li olmasıdır; iktidar kendi belediyelerinin SGK paralarını kullanmaları ve çeşitli yollarla yandaşlarına aktarmaları için buna göz yummuştur.
Ama şimdi işin rengi değişince ve CHP’li belediyeler, sahip oldukları mali olanakları halkın ekonomik yararına kullanmaya başlayınca, kıyamet kopmuştur.