Bu kez, “kimlik” meselesi üzerinde durmak istiyorum. Türkiye’yi uzun yıllardır meşgul eden ve çözüm bekleyen iki temel sorun şudur:
1) Dindarlık-laiklik gerilimi, 2) Kürt sorunu. Bu alandaki çözümsüzlük İslamcı, Laik, Türk, Kürt, Alevi kimliklerinin öne çıkmasına sebep oluyor. Bu sorunların siyasi gündemi meşgul etmesinin sebebini de, aydınlara ya da Batı’nın kışkırtmalarına bağlayanlar epey çoğunlukta…
Kimlik meselelerinin bu kadar öne çıkmasını bir kışkırtma ile açıklayabilir miyiz? Bütün bu başlıkların, siyaseti değil sosyolojiyi ilgilendirmesi gerekir. Demokratik ülkelerde bunlar, büyük oranda çözülmüş veya bizdeki kadar gerilim nesnesi olmaktan çıkmışlar…
Kimlik kaynaklı tartışmaları bir demokrasi konusu olarak görmek yerine, “asıl mesele sınıfsaldır” diyerek ikincilleştirme eğiliminde olanlar var. Gerçek ise şu: Kimlikler, çözümsüzlüğe terk edildiği için, sonunda kutuplaşmaya ve çatışmalara neden oldular.