19 milyon öğrenci için bugün başlayan 2016-2017 öğretim yılının ilk dersinde öğrencilere 15 Temmuz darbe girişimi anlatıldı.
Milli Eğitim Bakanlığı talimatıyla tüm okullarda ’15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitleri Anma’ temalı törenler düzenlenirken, öğrencilere broşür dağıtıldı ve iki video gösterildi.
Erdoğan’ın mesajı ve ’15 Temmuz sözlüğü’
Eğitim Bilişim Ağı’nın (EBA) hazırladığı broşürde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın öğrencilere mesajının yanısıra ’15 Temmuz sözlüğü’ başlıklı bir bölüm yer alıyor. Burada demokrasi, meclis, darbe, cunta ve ‘FETÖ’ başlıklar birer cümleyle açıklanmış.
Broşürde zaman tüneli biçiminde 15 Temmuz gecesi neler yaşandığı saat saat aktarılırken, sokağa çıkan halkın ve hayatını kaybedenlerin fotoğrafları yer aldı.
Dağıtılan bir diğer broşürse, Prof. Dr. Erhan Afyoncu tarafından hazırlanan ’15 Temmuz 2016 Türkiye’yi Darbeyle İşgal Teşebbüsü’ başlığını taşıyor.
Videolar: Askerlerin halka ateş açması, Yenikapı Mitingi ve ‘demokrasi nöbetleri’
Öğrencilere gösterilen iki videodan birinde Erdoğan’ın okuduğu İstiklal Marşı eşliğinde darbe girişimi gecesi yaşananlarla beraber darbeci askerlerin yurttaşlara ateş açması, Meclis’in bombalanması ve Yenikapı’da düzenlenen ‘Demokrasi ve Şehitler Mitingi’nden görüntülere de yer verildi.
Bir diğer videoda ise Çanakkale Savaşı ile darbe girişimi gecesinde yaşananlar ve ‘demokrasi nöbetleri’nden fotoğraflar yer aldı.
Okul duvarlarına darbe girişimini anlatan fotoğraflar asıldı
Bakanlık, uygulanmak üzere her okula da birer örnek program taslağı gönderdi. Buna göre, darbe girişiminde hayatını kaybedenler için Fatiha okunması, okul giriş ve koridorlarında darbe girişimini anlatan fotoğrafların asılması istendi.
Müdürlerin konuşması ve etkinlikler de yapıldı
Programda Nazım Hikmet’in ‘Davet’, Necip Fazıl Kısakürek’in ise ‘Şarkımız Bizim’ şiirinin okunması istenirken, okul müdürlerinin yapacağı örnek konuşma da yer aldı: “Milletimiz o gece ayağa kalkarak sokağa çıktı ve sinsi duvarları, surları yıktı geçti. İnanan, savunan bir halkın önünde hangi güç durabilirdi ki. Ankaralı bir köylü, Erzurumlu bir delikanlı, torunlarının büyümesini bekleyen dedeler, hayata annesinin eteğine sımsıkı sarılarak tutunmaya çalışan çocuklar hepsi sokaklarda, meydanlarda gücü zulme alet edenlerin karşısına bir bayrak gibi dikildi. Bir temmuz akşamında yüreklerinin tam ortasına dayanan namlulara imanıyla karşı çıktı Kimimiz şehrin herhangi bir yerinde bir namlunun ucunda gençliğini bıraktı, kimimiz arkasında gözü yaşlı ama mağrur bir eş, bir baba ve bir çocuk… Kimimiz hayatının her dakikasını birlikte geçirdiği kardeşiyle birlikte şehadet şerbetini içti.”