Çankırı’da yalnız yaşadığı evde boruya asılı hale bulunan 30 yaşındaki öğretmen Tuğba Açıkgöz’ün ailesi, kızlarının cinayete kurban gittiğini söyledi. Anne Nazlı Açıkgöz, kızının vücudunda morluklar gördüğünü ifade etti.

Özel bir okulda edebiyat öğretmenliği yapan Açıkgöz, 14 Ocak’ta eşarpla evindeki su borusuna asılı hale bulunmuştu. Öğretmenin cenazesi, otopsinin ardından Orta ilçesinde toprağa verilmişti.
Gazetecilere konuşan anne Nazlı Açıkgöz, kızının cenazesini kendisinin yıkadığını, yüzünde, kalçasında ve vücudunun üç yerinde morluk gördüğünü ifade etti. “Boynunun arkası kırılmış, yüzünde çizik vardı. Parmakları kırık” diyen anne, erkek arkadaşı M.M.’nin kızını tehdit ettiğini dile getirdi.
Nazlı Açıkgöz, M.M.in kızına “Sen ölmeyi hak ediyorsun, sen öleceksin, sen yalnız evde öleceksin” diye mesaj attığını ifade ederek, kızının arkadaşlarına mesajları polise göstermelerini söylediğini anlattı.

Tuğba Açıkgöz’ün ablası Munise Açıkgöz, M.M.’nin psikolojik sorunları olduğunu, daha önce kardeşini darp etiğini belirterek “Kardeşimin vefatından sona vücudunda morluklar olması ve parmaklarında kırıklar olması bu durumu doğruluyor” dedi.
Aile şikayetçi
Munise Açıkgöz polisteki ifadesinde, komşuların olay gecesi evden tartışma sesleri geldiğini anlattığını belirterek M.M.’den şikayetçi oldu.
Tuğba Açıkgöz’ün kardeşi Abdulsamet Açıkgöz, “İntihar süsü verilerek cinayet işlendiğini düşünüyorum. Delillerin toplanmasını, soruşturmanın genişletilmesini istiyorum” ifadelerini kullandı.
Soruşturma kapsamında olayla ilgili M.M.’nin ifadesine başvurulduğu, ardından serbest bırakıldığı öğrenildi.
Avukat şüphelendikleri durumları anlattı
Ailenin avukatı Alper Sarıca, olaydaki şüpheleri şöyle dile getirdi: “Başörtüsü kullanmayan, saçı açık ve makyajlı bir kadının evinde pazardan satılan eşarbın bulunması ilginç. Yine, parmakları kırık bir kişinin düğüm atıp kendini asması da garip. M.M. isimli kişi pazartesi günü Tuğba’yı en son gören kişi. M.M. eve hiç gitmediğini söylüyor ancak normalde de haftanın yedi günü orada kalıyor. Salı günü ölüm saati 10:00 görünüyor normalde. Ancak saat 10:00’da ailesiyle kahvaltı yapmaya ailesinin bulunduğu eve gidecekti. Annesi ulaşamayınca saat 11:24’te arkadaşını arıyor. Arkadaşı da ulaşamıyor. Saat 11:57’de M.M.’ye ulaşılıyor. M.M., ‘Tuğba’dan haberi olmadığını, Ankara’da havaalanı yolunda bulunduğunu’ söylüyor. Ancak aradan 20-30 dakika geçtikten sonra eve geliyor.
Yine, Tuğba’nın kendini astığı söylenen su borusu Tuğba’nın boyu kadar. Ayakları yere değiyor. Bir de ona rağmen asılı yerin yanında ters çevrilmiş bir kova var. Eşarbın üzerinde ve evde parmak izi incelemesi yapılması gerekir. Yine M.M.’nin telefonunun sinyal verdiği baz istasyonu kayıtlarının, ölüm saatinde nerede olduğu ile ilgili savunmasıyla örtüşüp örtüşmediği değerlendirilebilir.”