Ankara Üniversitesi’nden son kanun hükmünde kararnameyle ihraç edilen 21 akademisyen üniversiteye veda etti.
679, 680 ve 681 no’lu KHK’lar, 6 Ocak’ta Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayınlanmiştı. Çok sayıda kamu görevlisinin işine son verilen 679 no’lu KHK’da 631 akademisyen devlet görevinden çıkarılmıştı. Ayrıca üniversite bünyelerinde çalışan 155 idari personel de kamudan atılmıştı.
Akademisyenler arasında ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiriye imza atan Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi üyesi olanlar da yer alıyor.
Şarkılarla uğurlandılar
Evrensel gazetesinin haberine göre Ankara Üniversitesi’nin Cebeci yerleşkesindeki Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde bir araya gelen öğrenciler, hocalarını uğurladı.
Öğrenciler hocaları için besteledikleri şarkıyı söyledi. Akademisyenler de odalarını toplamaya başladı.
‘Rektör şantaj yaptı’
‘Bu suça ortak olmayacağız’ bildirisini imzaladığı için ihraç edildiğini söyleyen Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Dr. Cenk Yiğiter, “(Rektör Prof. Dr. Erkan) İbiş yönetimi bildiriden imzamızı çekmemiz için bizi şantaj yaptı. ‘KHK’ya adınız yazılacak’ dediler. Biz çekmedik. ‘Biz bu suça ortak olmayacağız’ dedik. Halka karşı silah sıkılmasına ortak olmayacağız” diye konuştu.
‘Geri döneceğiz’
İletişim Fakültesi (İLEF) öğretim üyesi Doç. Dr. Sevilay Çelenk, bildiriyi imzalamanın bedeli olacağını bildiğini belirterek, “Önceden razıydık. Çok gecikmeden ödettiler. Tarihte olaylar iki kere yaşanır. Bir daha buradan toplu ihraç olmayacaktı onu da olduk, geri döneceğiz” ifadelerini kullandı.
‘Bu ülkenin insanları olarak barışı talep etmek durumundaydık’
Eğitim Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Dr Işıl Ünal, terörle mücadele kanunu işe yaramayınca kanun hükmünde kararname yöntemine başvurulduğunu belirterek şunları söyledi: “Ben barış bildirisine imza atan akademisyenlerden biriydim. Bu bildiri Kürt coğrafyasında şiddet olayları sırasında devleti uyarmak üzere kaleme alındı. Biz bu ülkenin insanları olarak barışı talep etmek durumundaydık. Bunun da bir bedeli oldu. Bu bedeli ödüyoruz. Biz üniversitelerimize tekrar geleceğiz, sadece gasp edilen hakkımız olduğu için geleceğiz. Yoksa üniversiteler çok da ahım şahım yerler değil. Hakkımızı aldıktan sonra istersek üniversiteden ayrılırız. Bilim insanı olmak için üniversitelerde kadro almak gerekmiyor. Bilimsel çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”
Doç. Dr. Tezcan Durna da “Güçlü duracağız, öğrencilerimiz herkes kucaklıyor. Ara vermeden devam etmeli, bu kucaklaşmalarla cevap vermeliyiz” dedi.
Araştırma görevlileri Burçin Kalkın Kızıldaş ve Bahar Şimşek de haklı olduklarını vurguladı.