İktidar muhafazakar hassasiyetleri, bir sınıfın diğer sınıfa tahakküm niyetini açığa çıkarmanın zevkiyle kaşıdıkça kaşıdı. Durduk, sürtük konuşuyoruz.
Sürtük bir anlamıyla işsiz güçsüz, orada burada çat kapı dolaşanlara deniyor. Hafifletici ve aşağılayıcı bir argo. Daha sert anlamları da var elbette ve daha ziyade kadınlar için kullanılıyor.
Erdoğan’ın Gezi direnişçilerine yönelttiği bu hakaret sözü, her gün sayıları artan ‘işsizlerin’in yoğunlaşan yaşam kaygısının hedefini eş değer bir şiddetle kendi muhaliflerine -ona göre ‘işsiz güçsüz’ sürtüklere- kaydırmak gibi, tanıdık bir deneyime bağlanıyor. Bunun Gezi direnişi sırasında camide içki içtiler, başörtülü bacılarımız, deri ceketli saldırganlar vb. gibi ithamlarla örülmüş zehirli söylemden bir farkı yok. Hepsi aynı pakette.
Şimdi de aynı şey. Elektrik ve gaz zamlarını konuşturmamak için sigara ve alkollü içki zamlarına abanıyor ve şöyle diyor Erdoğan: ‘Devamlı vergiyi artırıyoruz. Bundan da çok rahatsızlar. Aç sefil geziyor, ama rakıyı, birayı almaktan geri durmuyor.’ Bunun ‘Açım, yoksulum diyorsan çıkar telefonunu’ gibi bir sokak bilgeliğinden hiç farkı yok! Aynı çarpıtma, aynı olgunlaşmamış mantık muhakemesi.