Geçen hafta II. Abdülhamid’in 174. doğum yıldönümünü idrak ettik, Meclis Başkanı İsmail Kahraman ‘himayesinde’ Dolmabahçe Sarayı’nda bu vesile ile bir sempozyum düzenlenmiş, ardından mevzu güncel siyaset çerçevesinde ‘Abdülhamid Han’, bildik sağ-İslamcı siyaset değerlendirmeleri ortalığı kapladı.
Kim ne derse, ne yazarsa yazsın, son olarak AKP ile temsil edilen sağ-muhafazakâr-İslamcı söylem Abdülhamid ve dönemini Necip Fazıl-Kadir Mısıroğlu popüler-ideolojik tarih yazımı çerçevesinde değerlendirmekte ısrarlı. Zira, onlar açısından konu II. Abdülhamid ve dönemi değil, onun üzerinden söylenmek istenenler; yani bu ülkede seküler modernleşme sürecinin ‘ihanet ve komplo’dan ibaret olduğu iddiası. Abdülhamid’in kendisi dahi ‘vehimli’ fakat siyasetini ‘komplocu’luk üzerine kurgulamış değildi. Osmanlı modernleşmesini, otoriter bir siyaset çerçevesinde hayata geçirmiş, daha ziyade ‘Aydınlanmış Despot’ tarifine uygun bir son dönem Sultanı idi.