NUR BANU KOCAASLAN
Kadıköy’de geçtiğimiz Şubat ayında gazeteci Nuh Köklü’yü dükkanı önünde kartopu oynarken öldüren Serkan Azizoğlu’nun ağabeyi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a mektup yazarak, kardeşi için yardım istemişti. Mektubun, Adalet Bakanlığı tarafından dosyaya eklendiği ortaya çıktı.
Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk celsesi görülen davada, mahkeme heyetine sunulan mektup, “Selamün Aleyküm Sayın Cumhurbaşkanım Recep Tayyip Erdoğan” diye başlıyor, Köklü’nün ‘AKP’ye karşı ve Gezi olayının öncülerinden’ olduğu belirtilerek Erdoğan’dan yardım isteniyordu.
Adalet Bakanlığı gönderdi
Sanık ağabeyinin cinayete konu olan bir davada, Erdoğan’a kendisinin Kasımpaşa’daki bir tarikatın üyesi, Köklü’nün de ‘AKP’ye karşı’ olduğunu anlattığı, Köklü’nün cinayetin işlendiği gün ‘AKP’nin iç güvenlik paketini protestodan döndüğü’ gibi bilgileri bilhassa vurguladığı mektubunun önemi ise, tüm bu bilgilerin dışında önemli bir ayrıntıda yatıyor.
Ağabey Barış Azizoğlu’nun Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) Erdoğan’a yönelik gönderdiği mektubun Adalet Bakanlığı aracılığıyla dava dosyasına girdiği ortaya çıktı. BİMER ya da ‘turkiye.gov.tr’ adresindeki ‘Cumhurbaşkanı’na yazın’ bölümü üzerinden gönderilen mektup, sadece bir gün sonra Adalet Bakanlığı’na iletildi.
Adalet Bakanlığı ise, mektubu Nuh Köklü soruşturmasının yürütüldüğü Anadolu Adliyesi’ne gönderdi. Nihayetinde 12 Mart tarihinde mektup mahkemeye havale edilerek dava dosyasına girmiş oldu.
‘Soruşturmanın 15’inci gününde savcının masasındaydı’
Nuh Köklü davasında müşteki avukatlardan Mehmet Ümit Erdem Diken’e yaptığı açıklamada, mektubun muhatabının Cumhurbaşkanı olmasına rağmen BİMER ya da Adalet Bakanlığı yetkililerince mahkemeye gönderilmesinde bir kötü niyet olduğunu savundu.
Erdem, “Selamün Aleyküm Sayın Cumhurbaşkanım diye başlayan mektubun zaten muhatabı bellidir. Ama siz alıp böyle bir mektubu dava dosyasına koyuyorsunuz. Biz bunun iyi niyetli bir tavır olduğunu düşünmüyoruz. Hemen öncesinde 888 hakimi kış ortasında kararnameyle yerlerinden sürüldüğü bir zamanda, ‘Biz de yabancı değiliz, şu tarikata bağlıyız sayın Cumhurbaşkanım’ diye bir yazının bir savcıyı etkilemesi mümkün olabilirdi. Olmasa bile huzursuz edebilirdi” diye konuştu.
‘Cumhurbaşkanı’na gönderilen bir mektubun dava dosyasına bakanlık ve BİMER aracılığıyla girmesinde Erdoğan’ın sizce bir etkisi var mıdır?’ sorusunu yanıtlayan Erdem, “Açıkçası onu çok zannetmiyorum. Belki bir suretini oraya bir suretini de Bakanlığa göndermiş olabilirler ya da belki de Cumhurbaşkanı’na hiç göndermediler” dedi.
‘Ali İsmail davasında da mektuplar görmüştük’
Benzer mektupların ve yargıyı etkileyebilecek davaların Eskişehir’de dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz davasında da görüldüğünü aktaran Erdem, sözlerine şöyle devam etti: “Sanık yakınlarından birinin yazdığı ‘Benim kardeşim boşu boşuna yatıyor’ denilen bir mektup, sanık yakınlarının tutuklamaya itirazı olarak dava dosyasına girmişti. Ancak orada politik ilişkilerin anlatıldığı, Cumhurbaşkanı’na yönelik bir yazı değildi. Daha anlaşılır bir şeydi, ‘Haksız tutuklama olduğunu düşünüyorum’ denilen yazıyı yetkili hakime iletebilirsiniz. Ancak daha soruşturmanın 15-20’inci gününde Cumhurbaşkanı’na yazılan bir mektubu soruşturma savcısının masasına koymanız doğru değildi. Suç olduğunu düşünüyoruz.”
Suç duyurusunda bulundular
Mektuptan dava dosyasına girdiği 12 Mart tarihinden bu yana haberdar olduklarını ancak duruşmada sanığın mektubu duyduğunda vereceği tepkiyi ölçmek istedikleri için basına açıklamamayı tercih ettiklerini aktaran Erdem, bugün mektubu yazan sanık ağabeyi Barış Azizoğlu, BİMER ve Adalet Bakanlığı yetkilileri hakkında yargıyı etkilemeye teşebbüsten ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suç duyurusunda bulunduklarını kaydetti.
“Bugünkü duruşma bizim açımızdan olumluydu. Biz en kötüsüne de hazırlıydık, benim akli dengem yerinde değil diyerek mahkeme heyetine saldırıp rapor aldırmak isteyebilirdi. Hiç hatırlamıyorum da diyebilirdi. Bütün senaryolara karşı biz hazırlığımızı yapmıştık zaten. Bizim için bu aşamada iyi bir duruşmaydı. Ceza hukuku açısından husumet, kast gibi temel kısımlarda istediklerimizin çoğunu aldık” dedi.
Erdem, ayrıca mahkeme heyetinin tutumunun her iki taraf açısından da olumlu olduğunu, her iki tarafın da yeterince savunma yapabildiğini aktardı.
‘Taktik izliyor’
Erdem, Nuh Köklü’ye vurmadığını, kendisinin bıçağın üstüne düştüğünü söyleyen sanık Azizoğlu’nun “Evimden işime, işimden evime giderim” ifadelerinin de cezada indirim almak için vurgulandığını kaydediyor.
Erdem, “Kadın cinayetlerinde tartıştığımız gibi sanık iyi hal indirimine oynuyor. Ben düzgün biriyim, mahkemenin yetkisini kabul ediyorum, evinde işinde bir insanım vs. gibi taktiksel olarak tahrik indirimine oynuyor. Ama aslında böyle bir insan olmadığı da müşteki beyanlarında var. Ali İsmail Korkmaz afişini yırttığı, ‘Çocuklara forma parası için üç beş lira verebilir misiniz’ diye soran insanları kovduğuna ilişkin dosyada ifadeler var. Ama kendi çizdiği tablo bambaşka tabi” yorumunu yaptı.