Emani henüz 20 yaşındaydı, karnındaki bebeği doğurmasına birkaç gün kalmıştı, öldüğünde kafasının yarısı yoktu. Ve hepimiz çok üzgünüz değil mi?
Acı gerçek şu ki… Kendisine “Irkçı” dendiğinde köpüren ama bir Suriyeli ile eşit olmayı, paylaşmayı hazmedemeyen sıradan insanlar içlerindeki kötülükle başa çıkamazsa üzüntümüz hiçbir işe yaramayacak.
Hükümetin dış politikasına muhalefet etme adına höh desen etten önce çömleğe düşecek psikopatlara ince ince yol haritası çıkaran muhalefet/ muhalif analistler sorumluluk almadıkça üzüntümüz hiçbir işe yaramayacak.
Kabul ettiği mültecilerle kâh övünen, kâh masaya koz olarak koyan; kabul ettiği mültecilerin entegrasyonu için ciddi adım atmadığı gibi, bu işleri yapabilecek STK’lara da alan açmayan, milyonlarca mültecinin kendi halkıyla karşı karşıya gelmesini önleyemeyen iktidar, sahici ve işlevsel politikalar üretmeye başlamazsa üzüntümüz hiçbir işe yaramayacak.
Velhasılı… Mültecilerin hayatlarının bizimkiler kadar değerli olduğuna dair bir farkındalığa hizmet etmediği sürece bizim o sakil, o sümüklü üzüntümüz hiçbir işe yaramayacak.
Not: Emani Al Rahmun ile bebeğinin cenazesi bugün öğle namazını müteakiben Sakarya Orhan Camii’nden kaldırılacak. Katılım ne kadar yüksek olursa o kadar güçlü bir mesaj verilir. Keşke!..