
NEVŞİN MENGÜ
@nevsinmengu
Ekrem İmamoğlu’nun Elazığ depreminin hemen sonrasında ailesiyle yaptığı kayak tatili epey konuşuldu. Kimi kızdı İmamoğlu’na, kimi dalga geçti, kimi takdir etti.
Biri Twitter’a “Aaaaaa sıktınız artık! Yeter be adam ailesiyle üç gün tatil yapacak ve hiç kimseden izin almayacak ! Bu ne ya” yazarken, bir diğeri, “Ben ona verilen sandıkları beklemek ve oy vermek için kendi tatilimden feragat ettim. O bize alışsın, biz ona değil biz onu seçtik. İstediğimiz de o kadar uğraştık, ümit ettik bizi hayal kırıklığına uğratmamasıydı” yazmış.
AKP’ye eleştirel tutum takınan kimi gazeteciler, “Madem AKP yanlış yapınca söylüyoruz bunu da söylememiz lazım” diye, İmamoğlu’na veryansın etti. Kimileri ise “Emine Erdoğan’ın Hermes çantasını ağzına alamayanlar Ekrem İmamoğlu’na laf yetiştirmesin” dedi.
İmamoğlu’nun ailesiyle kayak yaparkenki fotoğrafları sosyal medyada bolca paylaşıldı ve sohbet konusu oldu. CHP başta renk vermese de bir açıklama Veli Ağbaba’dan geldi. CHP gelen tepkilerden çekinmiş olacak ki Ağbaba, “Aslında kendisi gitmek istemedi, ben ısrar ettim, git dedim” diye konuştu.
İmamoğlu Elazığ depreminden hemen sonra Elazığ’a gitmiş, orada fazla kalmayıp Erzurum’a geçmeyi tercih etmişti. Tatil depremin de önüne geçip tartışma konusu olunca İmamoğlu kameraların karşısına geçti. Alışık olunmayan bir açıklama yaptı: “Hayat gelip geçiyor, sekiz yaşındaki kızımın çocukluğunu ıskalayamam” dedi. “Mış gibi yapamam, neyse o” diye ekledi.
Türkiye siyasetinde alışık olunan bir açıklama ve tarz değil. En azından uzun yıllardır böyle bir tutum görmedik. Alışageldiğimiz davranış biçimi, politikacıların düğün, cenaze ve benzeri faaliyetleri kaçırmaması, geleneksel Anadolu adetlerine sıkı sıkıya bağlı ‘süper muhafazakar’ bir hayat sürüyormuş izlenimi vermesi ve bu yönde açıklamalarda bulunması. Bu yaşam tarzına ait olmayan şeyleri dışlamaları ya da dışlıyor, geleneksel olmayandan tiksiniyor gibi yapmaları. Bir süredir oyunun kuralı böyle.
İmamoğlu ise başka bir şeyi temsil etme hedefinde. Erzurum’a kayak tatiline gitmesi bir yol kazası değil bana göre, bilerek yapılmış bir seçim. İmamoğlu, gelenekselden gelip değişeni temsil etmek istiyor.
İmamoğlu muhafazakar, Karadenizli bir aileden geliyor. Bu geçmişini benimsiyor, o değerleri anlıyor. Ancak yoluna başka değerler katarak devam ediyor. Yeri gelince şarabını yudumluyor, eşiyle beraber boy gösteriyor, “Önce ailem” diyerek kayağa gidiyor.
İmamoğlu, aslında kanımca Anadolu rüyasını temsil etmek istiyor. Gelenekselden gelen ama yeniye açık olan, ileriye bakan, günün getirdiği nimetlerden faydalanan, bunu da gizlemeyen bir siyasetçi olduğunu anlatmak istiyor.
Ekibi de, gördüğüm kadarıyla bu tatil meselesi konusunda kendine güveniyor. Genç seçmenin bunları normal karşıladığını, popülist şovlara kanmadığını düşünüyor.
Günün sonunda İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) başkanı; Elazığ’a İBB olarak yardımları koordine etmek dışında yapabilecek pek de fazla bir şeyi yoktu. Daha önce İstanbul’da su baskını olduğunda da tekne tatiline gitmesi eleştirilmişti. Bu sefer durum biraz daha farklı.
Kayak meselesine gelince, yoksul bir ülke olmanın eksikliğini yaşıyoruz maalesef.Bir seferinde Münih ile Ulm kenti arasında seyahat ederken, kayaktan dönen ailelerden oluşan konvoylara şahit olmuştum. Türk işçiler bana bölgede sendikaların kayak otellerinin olduğunu, işçi ailelerinin dönüşümlü olarak ayda birer kez kayak tatiline gittiğini, çoluk çocuk herkesin kaymayı çok iyi bildiğini anlatmıştı. Maalesef gelişmiş ülkelerde normal, orta sınıfa özgü şeyler bizler için burada çok lüks olabiliyor.
Gönül elbette Almanya standartlarının ülkemde de olağanlaşmasından yana. Gel gör ki o standartlar için daha epey yolumuz var.
Seçmen bakalım İmamoğlu’nun bu tarzına alışacak, tarzı benimseyecek mi, hep beraber göreceğiz.