Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Kanal 7 televizyonunda önemli açıklamalar yaptı. Bence bir cümlesi hepsinden daha önemliydi. Atalay, “2015 genel seçimleri için Abdullah Gül ikna edilmeli” dedi. Herkes, Erdoğan’ın farklı bir başbakan modeli düşündüğünü biliyor. Çankaya’dan yönetip yönlendirebileceği, gruba egemen olmasını engellemeyecek, tabanda da fazla gücü bulunmayan bir isim. Bir nevi “Akbulut” modeli. Hatta bu yüzden Abdullah Gül, mevcut konjonktürde politikayı düşünmediğini beyan etmişti.
Beşir Atalay, Erdoğan’a çok yakın. Ona rağmen böyle konuşuyor. Her zaman yazdım, söyledim: Çankaya’ya çıktınız mı, (hatta çıkmaya niyet ettiniz mi) parti üzerindeki hâkimiyetiniz azalır; herkes geleceği düşünmeye başlar. Telkin ve tavsiyede bulunabilirsiniz, sizi izleyenler de çıkabilir ama bir raddeye kadar. Abdullah Gül, Erdoğan cumhurbaşkanı seçildiği takdirde, parti örgütünün talebi ve ısrarıyla AK Parti’nin Genel Başkanlık koltuğuna oturacaktır.
Gül, içine sinmeyen birçok yasayı imzalayarak, Başbakan Erdoğan’la tartışma görüntüsü içine girmeyerek, AK Parti tabanında hiç kimseyi kırmamaya özen gösterdi. Kan kustu, kızılcık şerbeti dedi. Kendi tabanını kucaklayıcı tavrıyla, bence AK Parti Genel Başkanlığı’na giden yolun taşlarını döşedi. Farklı davransaydı, sözgelimi antidemokratik yasaları geri çevirseydi, yolsuzluk iddialarını ciddiye aldığını söyleseydi, Erdoğan, kuşatma hareketi başlatabilir ve AK Parti tabanında onu itibarsızlaştırmayı başarabilirdi. Bence Gül’ün sabretmesi, çekingenliğinden ya da acziyetinden kaynaklanmıyor. İyi bir zamanlama kolluyor.