MUSTAFA ALP DAĞISTANLI
@MAlpDagistanli
Nâzım Hikmet’in vasiyetini duymuşsunuzdur, şöyle der “Vasiyet” şiirinin sonunda:
Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
öylece gibi de görünüyor
Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani.

Hopa Hapishanesi
Sevdalı olduğu bu ülke çok çektirdi Nâzım’a; yok yere hapiste yatırdı yıllarca, çıkıp Sovyetler Birliği’ne kaçınca da kendi insanlarına yasak etti onu, şiirlerini, yazılarını, herşeyini. Bu yasaklar kalkalı yıllar oldu, Nâzım’ın vasiyetini yerine getirme zamanı geldi de geçti bile.
Moskova’daki mezarı açıp kalmışsa kemiklerini toplayıp Anadolu’da bir yere gömmenin manası yok.
Hopa Belediyesi, Nâzım’ın vasiyetini yerine getirmenin bir yolunu öneriyor, üstelik Nâzım’ı Anadolu’nun heryerine, en ücra köşelerine bile taşıyarak, Nâzım’ı Anadolu’ya kavuşturarak. Hopa’nın çağrısı şu: Her köy mezarlığına bir Nâzım Hikmet Ağacı dikelim, köyle sınırlamaya da gerek yok, kasaba olur, mahalle olur, şehir olur, dağbaşı olur…. Kim isterse diker, isteyen evinin bahçesine diker. En azından sayıları artan muhalif belediyeler kulak verirse bu çağrıya Nâzım tüm Türkiye’ye yayılabilir, herkesin hamşerisi olabilir, zaten öyledir.
Nâzım Hikmet 3 Haziran 1963’te ölmüştü. Hopa’nın yeni belediye başkanı Utku Cihan, 3 Haziran’da her beldeyi bir Nazım Hikmet çınarı dikmeye çağırıyor, büyük şairi tüm ülkede yaşatmak için.
İsteyen 2 Haziran Pazar günü yapabilir bunu, tatilden yararlanıp. Nâzım çınar istiyordu ama çınar olması şart da değil, her bölge kendine en uygun ağacı seçebilir, meyva ağacı bile dikilebilir. Orman fakültesi hocaları her mevsimde tüplü ya da kap içinde topraklı fidan dikilebileceğini söylüyor, haziranda dikilirse rutubetli döneme kadar arada bir sulanmasını salık veriyorlar.

Nazım Hikmet’in yakalandığı köy
Nâzım Hikmet Ağacı kampanyasını başlatan Hopa’nın şairin hayatında önemli bir yeri var. Nâzım’la İsmail Bilen 1928 Temmuzunda Sovyetler Birliği’nden, Gürcistan sınırından ülkelerine kaçak girmiş, Hopa’nın Peronit köyünde yakalanmışlırdı. Toplam 17 yıllık hapis hayatına Hopa’da başladı Nâzım. Bu yaşantının şiirine de etkisi oldu, şöyle anlatıyor:
“Hopa Hapishanesi’nin tesiri, öz bakımından şiirimde kendini gösterdi. Hopa hapisane notları, bir çeşit yeni realizm telakkisine varmaktı. Şekil de ona göre, daha çok bir anlatma, bir hikâye etme tarzı oldu. Hayaller de yenileşti.”
Nâzım daha sonra 1938’den 1950’ye kadar hapis yatıp çıktıktan sonra yurt dışına kaçtı, bir daha da ülkesine dönemedi. Yani Hopa, Nâzım’ın Türkiye’ye son dönüş yeridir.