Askeri darbeler öncelikle özgürlükleri kısıtlar.
Parlamentoyu etkisiz hale getirir.
Toplumda öne çıkmış isimleri tahkir eder.
Özgürlük talep edenleri hain olarak damgalar.
Sonra da hukuki dayanaktan yoksun iftira, önyargı, ithamlar üzerinden davalar açıp, aydınları, sanatçıları, yazarları, gazetecileri ve milletvekillerini cezaevlerine doldurur.
Emek dünyasını doğrudan hedef olarak seçer.
Grevleri, toplu sözleşmeleri yasaklar.
Patronlar açısından çalışma yaşamını dikensiz gül bahçesi haline getirir.
Ülkeyi sıkıyönetim bildirileriyle yönetir.
Yönetimin en tepesinde yer alan general, amiral, başkan, her kim olursa artık onun ağzından çıkan her söz emir telakki edilip, bürokrasi buna göre davranır.
Toplantılar yasakların, basit sıradan itiraz eylemleri en kaba biçimde bastırılır.