Kamu yayıncılığı yapmakla yükümlü devlet televizyonu TRT 1’de yayınlanan ‘Ramazan Sevinci’ adlı programda “Namaz kılmayan hayvandır” sözlerini sarf eden ilahiyatçı Mustafa Aşkar mahkemede kendini savundu: “Canlı yayın kazasıydı. Doğaçlama gelişti her şey.”
https://www.youtube.com/watch?v=QLAJgwb7-5Q
‘Halkın bir kesimini alenen aşağılamak’ suçundan bir yıla kadar hapis talebiyle yargılandığı davada bugün hakim karşısına çıkan Aşkar, ‘hoşgörü’yü savunan bir insan olduğunu öne sürdü.
‘Doğaçlama gelişti her şey’
Ankara 36’ncı Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşumada ifade veren Aşkar, şunları söyledi: “O gün havalimanında yayında giymek için getirdiğim takım elbiseyi kaybettim. Geri gittiğim havalimanında üç-dört saat onları aradım. Bu yüzden tatil kıyafetiyle yayına katılmak zorunda kaldım. O sözler canlı yayın kazasıydı. Doğaçlama gelişti her şey. Özür dilerim. O sözleri söyledikten sonra pişman oldum, üzüldüm. Hatta açıklama dahi yaptım.”
‘Nefret suçundan yargılansın’
Mahkeme, sanığın hastalığı nedeniyle duruşmalardan vareste tutulması talebini kabul etti.
Müştekilerden CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi’nin avukatı Eylem Hakverdi, “Diyabet hastalığı, bir akıl hastalığı değildir. Şeker hastalığı, sanığın cezai ehliyetini ortadan kaldırmaz” dedi.
Alevi Kültür Dernekleri’nin avukatı Gürsel Aldemir, sanığın sözlerinin nefret ve ayrımcılık suçundan cezalandırılmasını istedi.
Mahkeme, 34 kişi ve kurumun davaya müdahillik talebini kabul etmezken, duruşmayı erteledi.
Ne olmuştu?
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Aşkar, ‘Ramazan Sevinci’ adlı programda, “Ayette de bunu söylüyor, ağır gelmesin. Namazı hayvanlar kılmaz, namaz kılmayan da hayvandır” demişti.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ise söz konusu ifadeyi kınamadığı gibi eleştirel bir ifade de kullanmazken, kişisel görüş belirtmenin uygun olmayacağını söylemekle yetinmişti.
Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada ise “Dinimizde namazın yeri, önemi ve değeri herkesçe bilinmektedir. Ancak insanların inanç ve ibadet özgürlükleri hedef alınarak tezyif ve tahkir edilmesi asla kabul edilemez” denilmişti.