Sayın Koç’un anlamadığı, anlamak istemediği konu ise o 15-20 bin kişinin statta sadece ‘çekilme’ ile ilgili oy kullanmak için geldiği. Yoksa o dört madde kimseyi ilgilendirecek ya da takım sevgisi üzerine Almanya dahil bu kadar uzak yerlerden gelip bu istenilen koşullar, şartlar için oy kullanacak kadar etkenliğe sahip maddeler değildi. Sayın Koç’a gösterilen tepkinin nedeni de bu. Futbol kamuoyunun bu kadar dikkat ettiği konudan gelmek istediğim nokta ‘çekilme’ ile yaşanan durum değil, aksine daha kapsamlı bir değişimin olması için yapılması gerekenler.
31 Mart’ta bir seçim oldu ve iktidar bloğu seçmen üzerinde çoğunluğu kaybederek iktidarda olsa bile adeta azınlık bir duruma düştü. Bu süreci sadece yerel seçim üzerinden değerlendirmek doğru olmaz. Çünkü bir iktidar bloğunun Cumhuriyet kazanımlarına karşı kendi görüşünü dayatarak kabul ettirmesi üzerine bir siyasi süreç yaşanmaktayken seçim kazanıldı. İşte bu koşullar çerçevesinde, bu blok tarafından yönetilen bazı kurumlar tabiri caiz ise ‘topal ördek’ pozisyonuna düştü. TFF de bunlardan biri. Atanan başkana rağmen, cumhuriyetten daha büyük olan üç güzide kulübün içinde olduğu genel kurul yapısında çoğunluk profesyonel takımların elinde.
Futbolun bu kadar dibe vurduğu ve sadece siyasi ve rant uğruna örgütlü bir yapıya çevrilmeye çalışıldığı bu ortamdan kurtulmanın yolu; kulüplerin ürününe sahip çıkmasından geçiyor. Bununla ilgili yol haritası da AİHM tarafından TFF’ye sunulmuştu. İşte fırsat…