Uzatmayalım, Türkiye’nin Suriye politikası 24 Kasım 2015’te Rus uçağının düşürülmesiyle son buldu.
Yeni Suriye politikasının başlangıç tarihi ise 26 Haziran 2016’da İsrail, 27 Haziran’da da Rusya ile normalleşmenin ilanıdır.
O arada Suriye politikasının –asıl siyasi sorumlusu olmasa da fikir babası ve mimarı- Ahmet Davıutoğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı bir görüşme sonrası gönüllü olmasa da istifa ettiğine şahit olduk.
Bir kırılma da 15 Temmuz darbe girişimi ardından 24 Ağustos’ta Suriye’ye askeri harekâtın başlamasıdır.
IŞİD’in Türkiye sınırıyla son bağı koparılırken, ABD desteğindeki PYD/PKK’nın oraları ele geçirmesi önlenmeye çalıştı.
Bu oyunun kurallarını değiştiren bir hamle oldu.
Ancak IŞİD, Türkiye’ye yönelik ağır bir terör tehdidi ve düşman sayılmasına karşın, hala hükümet gözünde “PKK, ya da FETÖ” gibi varoluşsal bir tehdit değildi; yani halkı ya da toprakları bölme amaç ve kapasitesi görülmemişti.
Reina eylemiyle görüldü.
IŞİD 1 Ocak 2017 itibarıyla Ankara için artık hem düşman, hem de PKK ve FETÖ gibi bir varoluşsal tehdittir. Bu tespitin iç politikada, Anayasa sürecinde yansımaları olacaktır.