Çaresi kalmadığı için. Dürüst insanın yalanı da olmaz; titreyenler hep mücrimlerdir. Bu kadar hukuksuzluk çaresizlikten. Suçunuz, vebaliniz olmasa, alnınız ak yürüyebilseniz, gücünüzü zorlayıp hukuku bu kadar eğip bükmeye, ters-yüz etmeye mecbur kalır mısınız? Erdoğan freni patlamış kamyonun direksiyonunda ters yönde ilerlerken, Temel fıkrasındaki gibi doğru yolda ilerleyenleri suçluyor ve kendisini haklı çıkartacak kural değişikliğinin peşine düşüyor. Devlet gücünü kullanarak hırsızlık, yolsuzluk yapmak suç olmaktan çıkıyor; hırsızları içeri tıkanların kollarına kelepçe takılıyor. Aman siz siz olun, cüzdanınız çalındığında hırsıza hırsız demeyin, polisin de başını yakmayın. Sadece garabeti takip edin: Sandıktan çıkmış bir hükümet suçsuz olsa, hırsızlar dışarda, hırsızlara suçüstü yaptıranlar içerde olur muydu?
Bakmayın zulmüne, zalim her daim titrer; çünkü elindeki gücün kendisine döndüğü zaman başına gelecekleri en iyi o bilir ve onulmaz mide sancıları ile kıvranır durur. Haram lokmanın midede sakin durduğu bugüne kadar görülmemiştir.