17 ve 25 Aralık yolsuzluk operasyonları gerçek anlamda Erdoğan’ın siyasî kariyerini sona erdirdi. Kafasındaki bütün planlar çöktü. Toplumu ve siyaseti inşa faaliyeti sona erdi. O tarihten bugüne Erdoğan yeni herhangi bir güç oyunu kuramıyor; sadece ayakta kalmaya ve elindeki gücü kendisini koruyacak bir kalkana dönüştürmeye çalışıyor.
Erdoğan, bir siyasî planlama yapamıyor; hatta yakın çevresi ile birlikte oluşturduğu ve orkestra şefi gibi yönettiği düzeneği bile sürdüremiyor. Ülkede artık 17 Aralık öncesine benzer bir rant dağıtım düzeni işlemiyor; “imanlı nesiller” eliyle sağlam bir seçmen kitlesi oluşturma projesi bile çökmüş durumda. İmam-hatiplere kayıt durumu size yeteri kadar fikir verebilir.
… 17 Aralık aynı zamanda Erdoğan’ın devletin derinlerinde bir zamanlar canla başla mücadele ettiği düşmanlarıyla ittifak kurduğu tarih. İttifak kurmak aynı zamanda iktidarı paylaşmak demek; üstelik bir zamanlar kendisini devirmeye çalışan darbecilerle.
… Erdoğan, 17 Aralık’tan sonra her şeyini kaybetti. Aslında Türkiye’ye de çok şey kaybettirdi. Siyasete dair fikir yürüten kalem sahiplerinin yolsuzluğa mazeret, paralel devlete kanıt ararken bütün entelektüel sermayelerini bozuk para gibi tüketmeleri büyük bir kayıp değil mi?