O köydekilere her şeyi bilip de sustukları için kızıyorsunuz ya… Hiç kızmayın.
Siz de her şeyi biliyorsunuz ve susuyorsunuz.
Aile sistemin en küçük ve en korkunç, devlet de en büyük ve en korkunç birimidir. Bu iki birimin maddi ve manevi değerlerini belirleyen her türlü dini inanç da her çağda ve her coğrafyada öldüresiye zehirlidir.
Bu gerçeği mesela, çoğunuz gayet iyi biliyorsunuz ve susuyorsunuz.
Susmakla da kalmayıp aileyi kutsallaştırmaya ve aynısını tekrar ve tekrar kurmaya devam ediyorsunuz.
Size ahlak diye dayatılan ne varsa tıpkı o köy halkı gibi sorgulamadan, yargılamadan olduğu gibi hepsine boyun eğiyorsunuz.
Takım tutar gibi tuttuğunuz siyasi partileriniz, peygamber gibi taptığınız siyasetçileriniz var. Onların niyetlerinin baştan sona farkındasınız ama deşifre etmiyorsunuz.
“Böyle gelmiş böyle gider” diye kodladığınız korkunç bir düzeni, “Tek başıma bir ben mi düzelteceğim” diyerek besleyip korurken, cinayeti görüp susan tanıktan zerre kadar farkınız kalmıyor.
Farkındasınız, susmayıp konuşsanız sizin de ifadeleriniz o köydekilerinki kadar çelişkili olacak.
İnandığınız, savunduğunuz değerlerle, yaşadığınız gerçekler birbirini tutmayacak.
Sevdiğiniz insanların başını belaya sokacaksınız.
Kendinizi içinde şuursuzca güvende hissettiğiniz o korkunç sistemin yıkımına sebep olacaksınız.
O sistem yıkılmasın, o düzen bozulmasın, kimse üzülmesin diye korktuğunuz, görmezden geldiğiniz şeylerin beslediği bir kötülüğün altında kaldığınız her sefer, gözünüzden döktüğünüz yaşlar da hissettiğiniz öfke de aslında sahte.
O yüzden her şeye çabuk köpürüyorsunuz ve her şeyi hızla unutuyorsunuz.
Bu olayın failleri en doğru şekilde tespit edilse ve onlara hukuk çerçevesinde en ağır cezalar verilse bile gerçek suçun ve suçlunun adı asla ağza alınmayacak yine.
Siz sustukça…
Sadece çocuklar değil herkes ve değerli olan her şey hep tehlikede bu ülkede.