Daha dün, şaibeli bir darbede hayatlarını kaybedenleri, ne olup bittiği anlaşılamadan suçlu ilan ettiler.
Onları apar topar “hainler” mezarlığına gömdüler.
Cenaze namazlarının kılınmasına bile izin vermediler.
Ölüler üzerinden inşa edilmiş bir dille yaptıkları sivil darbenin zeminine özene bezene kinden ve düşmanlıktan taşlar döşediler.
Bugün yaşananlar işte o meşrulaştırılmış kirli zeminin üzerinde vuku buluyor.
Hukukuyla birlikte bağışıklık sistemi de çöken bu ülkede yaşayanlar…
Kürt ya da Türk, Müslüman ya da inançsız, kadın ya da erkek, politik ya da apolitik, ölü ya da diri…
Biliyoruz ki, artık akla gelebilecek her türlü tehlikeye ve şiddete açıklar.
Laikliğe diş bileyenlerin haklarının yendiğini, onlara da iktidar şansı vermenin demokrasi adına elzemliğini tartışa tartışa kendi kendilerini diskalifiye edenler;
Boş kalan o alanı kimlerin nelerle dolduracağını hiç düşünmedikleri ve bu ideoloji iktidara çöreklenirse, ondan sonra nasıl bir ülkede yaşayacaklarını hiç umursamadıkları için bugün bir sürü utançla baş etmeye çalışıyoruz.
Kefen edebiyatıyla kendisini ifade eden bir iktidarın ahlakında ve adaletinde hayatta kalmaya çalışıyoruz.