Ömrünüzü adadığınız, nefesinizi tükettiğiniz, inadınızı bilediğiniz davanızın mirasını hak etmeyen bu ülkenin en kıymetli insanlarından biriydiniz.
Yasaklandınız, yargılandınız ama hiçbir zaman yılmadınız.
Düzene çomak soktunuz, tuzaklarına düşmediniz, “çobanın koyunu” olmayı hep reddettiniz.
Yaptığınız işe saygınız da inancınız da büyüktü.
O yüzden sizi reklamlarda izlemedik, sabun köpüğü dizilerde seyretmedik, siyasi sofralarda görmedik. Biz sizi tanıdığımız ilk günden beri ağzınızdan çıkan her cümleye, attığınız her adıma, durduğunuz her noktaya güvendik.
“Gerçek” sanatçı nasıl olunur, biz bunu sizden öğrendik.
Bundan sadece iki yıl önce “Cumhurbaşkanına hakaretten” yargılanırken bile kendinizi savunmadınız; savunma adı altıda sözünüzü sakınmadan “tek adam” iktidarını yargıladınız.
Şu ölümlü dünyada, 86 yılın sonunda, bize usulca ve üslubunca ne güzel veda ettiniz.
Sizinle aynı çağda yaşamış olmak bir değil birçok nesil için büyük şans.
İyi ki doğdunuz Genco Erkal.