Dindar -ya da ateist- bir nesil yetiştirmek; demokratik ve özgürlükçü bir sistemin asla hedefinde olamaz.
Bu ancak düşünce özgürlüğünü tanımayan, akılcılığa eğitim sisteminde yer vermeyen, tek tip insan yetiştirmeyi amaçlayan baskıcı bir sistemin idealidir ve çok tehlikelidir.
Bir devlet politikasının odağında birilerinin inancını ya da inançsızlığını belirlemek varsa… O devlet politikası resmen faşist bir politikadır.
Demokrasiyi de özgürlüğü de aslında saltanatınıza yönelik büyük bir tehlike olarak algılıyor.
Ve alay eder gibi 15 Temmuz’u ‘Demokrasi ve Özgürlükler Günü’ ilan ediyor.
Aslında o gün, darbe bahanesiyle demokrasiye ve özgürlüklere alenen savaş açtığınız gündür.
Devletin içini eski ortaklarınızla birlikte boşalttınız; şimdi de eski ortaklarınızla hesaplaşma bahanesiyle aslında Cumhuriyetle hesabınızı tamamlama telaşındasınız.
Demokrasi ve özgürlük kavramlarıyla, bu yüzden, kedinin fareyle oynaması gibi oynuyorsunuz.
Demokrasiye ve özgürlüklere aslen savaş açtığınız günü koca bir ülkenin gözünün içine baka baka bayram olarak kutluyorsunuz.