Takip edenler bilir, son yıllarda sıkça vurguladığım gibi; Türkiye, yeni bir rejim inşa etmeye yönelen siyasal İslamcı bir gücün faşizan girişimi ile bu saldırıya karşı koymaya çalışan dağınık toplumsal direniş odaklarının yarattığı gerilim ikliminde sarsılıyor. Ülke, tarihsel yönünü yeniden belirleyeceği bir yol ayrımına doğru gidiyor. Bütün uzlaşma zeminlerinin hızla imha edildiği bu süreçte, bir uzlaşma ise gün geçtikçe tükeniyor. Sert bir hesaplaşmanın yaşanması kaçınılmaz görünüyor.
Türkiye, AKP’yi, İslami duyarlılıkları yüksek de olsa, merkez sağ ya da muhafazakâr bir parti sanmanın bedelini ödüyor. AKP’ye ilişkin bu yanılsamayı oluşturma utancı ve bunun vebali ise liberallerin, sol liberallerin ve dönek solcuların üzerinde asılı duruyor. Kendi yaşamlarına, tarihe, bu ülkeye ve halka ihanet etmenin bedelini ödemek bir yana; basit bir özür dileme erdemini bile gösteremeyen liberallerden bazılarının, HDP Danışma Kurulu’nda boy göstermeleri de trajik bir tablo oluşturuyor. Bu günkü cehennemin yolunu döşeyenler, fitne ateşini de yanında getiriyor. Bütün tezleri, şu çok kısa tarih dilimi içinde çökmüş ve bütün öngörüleri yaşam tarafından yanlışlanmış olanlara ne danışılacağını ise insan doğrusu merak ediyor.