MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Sorumlu Hemşiresi Melek Altun meslek yaşamı boyunca binlerce prematüre bebeğe baktı. İkinci çocuğu Aytuğ prematüre doğunca, bu zorlu süreci bu kez bizzat tecrübe etti. Melek hemşire prematüre bebek annelerine, “Umudunuzu kaybetmeyin. Bu çok büyük bir mücadele, sabır gerekiyor” mesajını veriyor.
Türkiye’de geçen yıl doğan 1 milyon 79 bin 842 bebeğin yüzde 12’si gelişmelerini tamamlamadan dünyaya geldi. Normal gebelik süresi 40 hafta. 37 haftadan önce doğan erkenci bebeklere prematüre deniyor.
Dünya geneline baktığımızda, yılda 15 milyon bebek prematüre doğuyor. Ülkelerin prematüre doğum oranları yüzde 5-18 arasında değişiyor. Erken doğumlar, bebek ölümlerinin en sık nedenlerinden.
Prematüre bebek bütün aileyi etkiliyor. Bebeklerini bir an önce kucaklarına almak isteyen anne, babalar hastaneden evlerine yalnız dönüyor. Heyecanla hazırlanan bebek odaları, yatakları bir süre boş, minik sahibini bekliyor. “Yaşayacak mı?”, “Bir sorun kalır mı?” kaygısı, korkusu bitmiyor. Aylarca hatta bazen yıllarca elleri yüreklerinde takip ediyor, bekliyorlar. Yenidoğan yoğun bakımında hemşire ve hekimlerin büyük emekleri, hassas ve özenli bakımıyla bebeklerin taburcu edilecek duruma gelmesi önemli bir adım. Sonrasında kontroller, başka tedaviler gerekebiliyor.
Her biri kahraman
Prematüre doğmak, bebek ölümlerinin en sık nedenlerinden. Her bir prematüre bebekse küçük birer kahraman. El kadar bebekler akla gelebilecek en ağır tabloları yaşayabiliyorlar. Beyin kanamasından tutun, kalp durmasına kadar. Bunları birer birer geride bırakıp, ailelerine kavuşabilenlerin sayısı hiç de az değil. Tıp bu konuda çok yol aldı.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi, zorlu günleri geride bırakan prematüre bebek ailelerini bir araya getirdi. Hep birlikte bir kez daha kutlama yapıldı.
Burada önce prematüre doğan Aytuğ Altun’la tanıştım. Durmadan koşturan, neşeli, gözleriyle gülen Aytuğ’un annesi Altun’dan ise yaşadıklarını dinledim.
27 yıllık meslek hayatının tam 25 yılını yenidoğan yoğun bakım hemşiresi olarak geçiren Altun, 15 Mart 2014’de Aytuğ’un erken doğmasıyla başlayan zorlu süreci geçen yıllara rağmen yeniden yaşadı, gözleri yaşararak anlattı.
Doğumu geciktiremediler
Altun’un rutin kontrollerinde sorun görünmüyordu. Ancak yorgun ve halsiz hissettiği için yıllık izninden alıp dinlenmek istemişti. İzne çıktı. İzindeyken yaptırdığı kontrollerde bu kez iyi gitmeyen gelişmeler saptandı. Gebelik zehirlenmesi (preeklampsi) yaşıyor, üstelik çok hızlı ilerliyordu. Tansiyonu yükseldi. Hastaneye yatırılması sessiz, ışıksız, ziyaretsiz bir odada dinlemeye alınması da doğumu geciktiremedi. Altun’un deyimiyle, “Aytuğ doğmaya kararlıydı.” Bebeğin kalp atışları yavaşlayınca başka çare bırakmadı, sezaryenle bebeği aldılar.
Aytuğ 30 hafta artı beş günlük doğmuştu. Yani 10 hafta erken dünyaya geldi. Doğduğunda kilosu sadece 1080 gram, boyu 40 santimetreydi.
Bebek hemen yenidoğan yoğun bakım ünitesinde kuvöze alındı. Altun kadın doğum kliniğinde yatıyordu. Onun da durumu ağırdı. Hekimleri yoğun bakım ünitesine götürmeyi bile düşündü. Nitekim ilk beş gün Aytuğ’u göremedi. Hekimler odasından çıkmasını yasaklamıştı. Beşinci günün sonunda kararını verdi, kimseye haber vermeden servisten kaçarak görmeye gitti: “Benim artık Aytuğ’la buluşmam lazımdı.”
Anne sütünü mesajlarla, müzikle içirdiler
Aytuğ 60 gün boyunca yoğun bakımda kaldı. Başına bütün prematüre komplikasyonları geldi. Beyin kanaması yaşadı. 50 gün mekanik ventülasyona bağlı kaldı. Kalbi durdu. Üç kez sepsis (kan zehirlenmesi) oldu, kan nakilleri yapıldı. Tiroid bezi gelişmediği için az çalışıyordu. Böbrek fonksiyonlarında sorun çıktı. Ve daha pek çok sorunu hekim ve hemşirelerin zamanında ve yerinde müdahalesiyle teker teker aştı.
Altun diğer prematüre annelerden öğrendiği bazı şeyleri Aytuğ için uyguladı. Sağdığı sütle birlikte, ona özel yazdığı notları da yolladı. Meslektaşlarından sütünü verirken bu duygusal notlarını Aytuğ’a okumalarını istedi. Yine sütünü içirirlerken hamileliğinde dinlettiği şarkıları çaldırdı: “Bütün bunlar bana da çok iyi geliyordu. Biliyordum ki ben olmadığımda, yokluğumu hissetmiyordu. Toparlanınca gündüzleri yanında geçirmeye başladım. Yenidoğan yoğun bakımlarına anneleri olabildiğince almaya çalışıyoruz ki bebeklerini görsünler, dokunsunlar. Bakımına katkıda bulunsunlar. Bu hem anneyle bebeğe hem de sütün salınımına çok iyi geliyor. Ben de sabah sekizde yoğun bakım kapısına geliyor, bakım saatini kaçırmadan girmeye çalışıyordum.”
Aytuğ sonda, enjektör, kaşıkla beslendi. Hastaneden çıkmadan meme emmeye başladı.
Büyülü anlar mı, mucizeler mi?
Zaman zaman endişeli, gergin geçen süreçte ‘büyülü anlar’ da yaşandı. Yenidoğan yoğun bakımlarında bebek-baba bağlanması da önemli. Bunun için babalar bebeklerle buluşturuluyor. Teröpatik dokunma uygulanan yöntemlerden biri. Anne, babalar üç dakika boyunca bebeğe dokunarak ellerindeki sıcaklığı geçiriyor. Böyle bir buluşmada, Altun eşine “Oğlumla seni baş başa bırakıyorum. Ona ne söylemek istiyorsan söyle. Artık iyi olsun, onu eve götürelim” dedi ve oradan çıktı. “Aytuğ’un o günden sonra gelişmesi çok hızlandı. Ertesi günü bambaşka şeyler yaşamaya başladık. Hiç vermediği tepkileri vermeye başladı. Bize döndü resmen” dedi. Eşi söylediklerini bir sır olarak hala saklıyor.
Pek çok prematüre bebek annesi gibi Altun da işin bu kadar içinde olmasına rağmen erken doğumdan ötürü suçluluk hissetti. Nerede hata yaptığını sorguladı. Yoğun çalıştığı için mi bunlar başlarına gelmişti? Cezalandırılıyor muydu? “Aslında bunlarla ilgisi yok meselenin. Annenin bebeği taşıyamaması diye bir durum söz konusu değil. Prematüre doğuma altta yatan hastalıklar sebep olsa da sorgulamadan yapamıyoruz işte.”
Aytuğ doğduktan iki ay sonra evine geçebildi. Şimdi sağlıklı ve üçüncü sınıfta. 17 yaşında bir oğulları daha olan aile o günleri bir kahramanlık hikayesi olarak konuşmayı tercih ediyor.
‘Bebeklerinizden vazgeçmeyin‘
Altun prematüre bebek annelerine şu mesajı veriyor: “Umudunuzu hiç kaybetmeyin ve bebeğinizle bağlantınızı asla kesmeyin. Bu çok büyük bir mücadele. Anne sütünün ilk günden sağılması, bebeğe ilk süt olan kolostrumun ulaştırılması çok önemli ve şart. En kısa sürede, kendilerini ayakta tutabildikleri ilk anda bebeklerinizi görmeye çalışın. Her gün görün. Sadece yenidoğan uzmanları ve hemşirelerin söylediklerine inanın.”
Annelere “Fazla gidip görme, bağlanma. Bir şey olursa sonra acısı daha büyük olur” diyenler var. Altun bu yanlış telkinlere kulaklarını kapamalarını öneriyor: “Bebeklerinizden vazgeçmeyin. Motive edici olanlar dışındaki sesleri, sözleri duymayın. Gerekirse destek alın. Kendinizi yalnız hissetmeyin. Eşlerini işin içine katmaya, bebekle temas etmesine çalışın. Bebek uygun olur olmaz kucağınıza alın.”
Prof. Dr. Vural: En az 800 yenidoğan uzmanı lazım
Prematüre bebeklerin hayatta kalması ve mümkün olan en sağlıklı şekilde yaşamını sürdürebilmesi için daha fazla sayıda yenidoğan uzmanına ihtiyacımız var. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yenidoğan Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Vural en az 800 yenidoğan uzmanı olması gerektiğini söyledi.
Halen 400 yenidoğan uzmanı hastanelerde çalışıyor. Ancak bu sayı ihtiyacı karşılamaya yetmiyor. Vural, “Olması gereken neredeyse iki misli” dedi.
‘Kadrolar boş kalıyor‘
Prematüre doğumlar bebek ölümlerinin en sık nedenlerinden biri. Prematüre bebekler büyüme ve gelişmelerini henüz tamamlamadan dünyaya geliyor. Hassas ve özenli bakımları çok önemli. Bunun için yeterli sayıda yenidoğan uzmanı ve hemşireye ihtiyaç var. Bebek ne kadar erken doğarsa o kadar çok sorunla karşılaşıyor.
Yeni doğan uzmanlığı için açılan kadrolar boş kalıyor. Yenidoğan uzmanı olmak için, altı yıl tıp fakültesi, üzerine dört yıl çocuk hastalıkları uzmanlığı, bunun da devamında üç yıl daha yenidoğan yan dal uzmanlığı eğitimi almak gerekiyor. Uzmanlıkların her birinin arkasından gelen zorunlu hizmet süreleri de eklendiğinde hekimin yaşı hayli ilerliyor.
Vural sorunun daha da büyüyeceğini öngörüyor. Emekli olanlar, ayrılanlardan boşalan kadrolar boş kalınca sorun kronikleşecek. Prof. Dr. Vural şunları söyledi:
“Bu önemli bir sorun. Çok iyi ve kaliteli yenidoğan yoğun bakım üniteleri var. Buralarda çocuklar çok iyi takip ediliyor. Yenidoğan uzmanları prematürenin akciğeri, beyni, dolaşımı, hemodinamiğiyle ilgili ayrı bir eğitim alıyor. Bambaşka beceriler kazanıyor. Ancak sayıları yetersiz. Yenidoğana bakmak 24 saatlik ekip işi. Ünitelerin kurulması çok büyük bir yatırım ve masraf. Ancak devletin altından kalkabileceği masraflar. Yenidoğan uzmanı sayısı da mutlaka artırılmalı.”
Yenidoğan yoğun bakım yatağı açısından sorun bulunmadığını belirten Vural, ancak bu ünitelerin devlet ya da ilgili uzmanlık derneği tarafından akredite edilmesi gerektiğini söyledi: “Artık önemli olan çocuklara yatak bulmak değil, kaliteli yaşatmak. Çocuklar kör olmamalı. Beyinlerinde sekel kalmamalı. Akciğerinde sorun olmamalı. Bunlar da ancak verilen bakımın, yoğun bakım uzmanı sayısının artırılmasıyla sağlanabilir.”
Erken doğumun en önemli nedeni yüksek riskli gebelikler. Ayrıca küçük yaşta gebelik, sık aralıklı doğum, yetersiz beslenme ve yetersiz gebelik bakımı, çoğul gebelikler de riski artırıyor. Prematüre doğumun engellenmesinde doğum öncesi bakım, özellikle riskli gebeliklerin uygun şekilde takip edilmesi, acil durumlarda gereken müdahalelerin yapılması büyük önem taşıyor.
Annenin sağlıklı olması erken doğum riskini azaltıyor. Sadece gebelikte değil, öncesinde de sağlık hizmeti almak önemli. Gebenin iyi takip edilmesini gerektiğini belirten Vural, “İyi takip erken doğumları azaltır. Örneğin Finlandiya’da erken doğum oranları yüzde 4’lerde. Demek ki hamilelerine, annelerine bizden iyi hizmet veriyorlar. Bu hizmetler geliştirilebilir” diye devam etti.