Malumunuz, Ortadoğu’da kan gövdeyi götürüyor. Ortalık kan revan içinde. Ölmek ve öldürmek için bahane çok! Bahanelerden biri de nohut. Evet bildiğiniz nohut, yanlış duymadınız! Bu hafta size, Ortadoğu’yu birbirine düşüren Humus’tan söz etmek istiyorum. Çekişme sadece biz de olsa, işi tatlıya bağlayabiliriz! Tüm Ortadoğu çanağı, bitmez tükenmez bir Humus kavgasındadır. İlk nerede sofraya konduğu konusunda kesin bir yanıt yok. Kimi kaynaklara göre, geçmişi M.Ö 3000 yıllarına dayanıyor. Kimi kaynaklar ise Humus’un yapıldığı ilk nohutun Babil Bahçeleri’nde yetiştiğini öne sürüyor. Kimileri ise Humus’un ilk kez 12. yüzyılda, Eyyubiler tarafından hazırlandığını belirtiyor. Tek bilinen gerçek, Humus’un adının Arapça nohut anlamını taşıyan “Hummus” kelimesinden geldiği.
Mezopotamya’da yetişen ilk ürünlerden biridir. Antik Roma’da en sevilen sokak yemeklerindendir. Antik dönem Yunan filozoflarından Plato ve Sokrates, yazılarında humusun besin değerinden bahsetmişlerdir. Ayrıca, antik döneme ait yemek tariflerinde humusa rastlanmıştır. Humus kimin milli yiyeceğidir? Kavgayı başlatan esas soru budur işte. Mısır’ın mı, Lübnan’ın mı, Yunanistan’ın mı, Suriye’nin mi, İran’ın mı? Hangisine sorarsanız, “bizim” yanıtını alacağınızdan şüpheniz olmasın. Antik dönemden beri nohut ambarı olan Mısır, bu bitkinin en sevildiği yerdir. Bu ülkede en sevilen sokak yemeği, nohuttan yapılmış olan falafeldir. Ayrıca, Humus da sofralardan eksik olmayan bir yemektir. Lübnan, Humus’un milli yemekleri olduğu konusunda iddialıdır. İsrailliler ise Humus’un kendi yiyecekleri olduğu konusunda, kutsal kitapları Tevrat’ı şahit gösterirler. Humus konusundaki bir başka çekişme de, lezzeti konusunda yapılmaya başlandı.
Artık “humus kimin” sorusu yerine, daha çok “kimin humusu daha lezzetli” sorusu sorulmaya başladı. Kimi, benim humusum daha pürüzsüz, kimisi gerçek humus pürüzlü ve nohut parçaları belirgin olur, kimi sıcak daha iyidir, kimi humus soğuk yenir, kimi sadesi daha lezzetlidir, kimi üstüne sıcak, biberli tereyağ koymak gerekir, kuzu eti ile iyi gider, pastırma daha çok yakışır demeye başladı. Yani kimlik savaşına bir de lezzet savaşı eklendi. Bu savaşın galibi kim olursa olsun, değişmeyen gerçekler şunlar: Humus çok lezzetli ve her öğün yenebilecek bir yiyecektir. Çok besleyici ve vitamin deposudur. Hem fakirin hem zenginin gözdesidir. Mezelerin kralıdır.