Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması üzerine düzenlenen protesto gösterilerinden birinde tutuklanan öğrenci Esila Ayık, cezaevinde bir dizi rahatsızlık geçirdi. Ayık’ın kalp hastası olduğu belirtiliyor. Esila’ya yöneltilen suçlama Cumhurbaşkanı’na hakaret etmesi.
Protesto amaçlı olarak düzenlenen konserde “Diktatör Erdoğan” yazılı bir pankart açmış, bu nedenle tutuklanıp cezaevine konulmuş. Bozdağ haklıydı: Bir ülkeyi yöneten kişiye “diktatör” diyorsanız ve başınıza bir iş gelmiyorsa, o kişi diktatör değildir. Bu tür eleştiriler ancak demokrasilerde yapılabilir. Çünkü demokrasilerde, kamu görevlileri ve yöneticilere yönelik eleştiriler, toplumu şoke edecek kadar ağır bile olabilir. Bundan kimse gocunmaz.
Oysa bir diktatörlükte, diktatöre, “diktatör” diyemezsiniz. Derseniz başınıza en hafifinden Esila Ayık’ın başına gelenler gelir! Çünkü diktatörler de bilirler ki diktatör olmak aşağılık bir durumdur. Diktatör olarak hükmetmekten vazgeçmezler ama bunun dillendirilmesinden de hoşlanmazlar. Esila Ayık hakkında tutuklama kararı veren hâkîm bu basit gerçeği de bilmiyor muydu acaba? Türkiye bir diktatör tarafından mı yönetiliyor ki “diktatör” demek suç oluyor?