Başbakan, Filistin sorununu daha çok dini bir sorun gibi algılıyor. Müslümanlar ile Yahudiler arasında bir sorun gibi kavrıyor.
Birleşmiş Milletler örgütünün, eli kolu bağlı olarak Filistin’deki katliamı izliyor olmasını da dini nedenlere dayandırıyor. “Kuruluşu itibariyle bir defa BM Güvenlik Konseyi, bu dünyada barışa hizmet edecek bir yapıda değildir. Çünkü orada dünya Müslümanlarının bir tek tane temsilcisi yok. Bu çok anlamlıdır” derken kastettiği sadece bu.
İsrail devletini ve işbaşındaki hükümetini eleştiriyor ama bunu yaparken referansı öncelikle İslam. Nutuk atarken o kadar fazla İslam vurgusu yapıyor ve cahil kitlelerin duygularıyla oynuyor ki ortamı da provokasyonlara açık hale getiriyor.
Unutmamalı ki bu sorun öncelikle bir insanlık meselesidir. İsrail yönetimine hâkim olan ırkçı faşist anlayışla mücadelede dayanılması gereken temel kavram budur. Meseleyi din farklılığı üzerinden görmeye ve ortaya koymaya devam ettiği sürece de işin bu en temel noktasını gözden kaçırıyor.