Türk-Amerikan ilişkilerinin ciddi bir kriz döneminden geçtiği kesin. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kirby gibi olaya yanlış yönden yaklaşırsanız, krizin sorumlusunun Türk medyası olduğunu bile iddia edebilirsiniz.
Kirby’nin Twitter hesabından gönderdiği mesajda “Türk medyasında ABD hakkındaki yangına körükle giden ve temelsiz suçlamalar rencide edici ve vatandaşlarımızın hayatını tehlikeye atabilir. Bunlar durmalı” dediğini herhalde görmüşsünüzdür.
Hafıza sorunu mu?
Eğer Türkiye hakkında ABD basınında çıkan haberleri ve yorumları, ABD televizyon kanallarının Gezi kalkışmasından başlayarak Türkiye’deki her huzursuzluğa gösterdikleri ilgiyi hatırlamıyorsanız, mesela yoktur.
Aslında Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Ölümden Sonra” şiirinde söylediği gibi Türk-ABD ilişkilerinin büyüsü de “Bir büyük boşluk”ta bozulmuştur. Bu boşluğu sadece ABD’nin Irak ve Suriye’de izlediği yanlış politika yaratmadı. ABD’nin PKK/ PYD oluşumuna verdiği destek, FETÖ’ye ABD’nin kucak açması, Türkiye’deki 15 Temmuz darbe teşebbüsünde ABD parmağının bulunduğu kuşkusu, bu boşluğu bir uçurum haline getirdi.
Sonuçta Türk medyası olup bitenleri yansıtan haber ve yorumlarla krizi yansıtmaya çalışmakta.