Charles Dickens’ın kitaplarında anlattığı Sanayi Devrimi’nin başlangıcında insafsızca çalıştırılan çocukların korkunç yoksulluğu, biraz da kendi öz yaşamının hikayesi gibidir.
Eğer hem Charles Dickens’ın hayatını, hem de Oliver Twist’i okumuş iseniz, doğrusu Oliver Twist mi Charles Dickens’tır, Charles Dickens mı Oliver Twist’tir, bilemezsiniz.
Borçlarını ödeyememesi yüzünden babasının hapse atılmasına tanık olan 12 yaşındaki Charles Dickens, maddi sorunlar yüzünden okuldan alınır.
Aile Londra’ya göç eder. O yaşında bir cila fabrikasında çalışmak zorunda kalır. Açlığı da yoksulluğu da o küçücük yaşında tanır.
Sanayi çağının başlangıcı, çetin hayat koşullarının fırtınalı ortamıdır. Bu konular Dickens’ın eserlerinde sürekli olarak işlenir.
Cila fabrikasından sonra bir noterin yanında katiplik, bir ara bir gazetenin parlamento muhabirliği…
Mutsuz geçen çocukluk, genç yaşlarında yerini biraz daha güler yüzlü bir hayata bırakır.
Charles Dickens’ın insafsızlığını anlattığı Sanayi Devrimi, bir önceki çağa kıyasla insanlığa çok daha büyük bir zenginlik ve özgürlük getirdi.
Büyük dönüşüm yıllarının başlangıcındaki derin toplumsal acılar, daha sonraki kuşaklara refah ve özgürlük olarak döndü.