Doğa bir cennet yaratmış yaşadığımız topraklarda. Çocuklar öldürülüyor, kadınlar öldürülüyor, gençler öldürülüyor. Biz o muhteşem doğanın ortasında cehennemi andıran bir hayat yaşıyoruz. Türkiye dünyanın en güzel ülkelerinden biri… Doğanın çok cömert davrandığı topraklarda yaşıyoruz… Büyük bir imparatorluk kurmuşuz… Cumhuriyete geçmeyi başarmışız… Hiç esaret yaşamamışız. Baktığınızda her şey bizim lehimize… Ama hiç mutlu olamamışız… Fakirlikten kurtulamamışız… Adalet bize hep uzak kalmış… Yolsuzluk, kötülük sıradanlaşmış. Niye bir toplum bütün şartlar kendi lehineyken bu kadar kötü bir hayat yaşar?
Sanki ölüme iyice alışıp gitgide hayattan kopuyoruz. Çocuklarımız kadınlarımız öldürülüp duruyor. Ölüm doğal bir şey ama öldürülme doğal değil… Biz ölümün en acayip biçimlerini görüyoruz topraklarımızda. Cumartesi Anneleri bu hafta karanfillerini 8 Ekim 1980 tarihinde gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır için bıraktı. Narin 8 yaşında katledildi… Gözaltında işkenceyle öldürülen Cemil Kırbayır ise 26 yaşındaydı. Kırbayır’ın annesi Berfo Ana 33 yıl boyunca oğlu Cemil’i aradı, “Cemil gelecek” diye kapısını kapatmadı, dönerse tanımaz diye evini bile yenilemedi, bir harabede yaşadı. 5 Şubat 2013’te oğlunun kemiklerine bile ulaşamadan 105 yaşında öldü.
Bir kız çocuğu öldürülüyor… Cesedini ancak haftalar sonra buluyorlar. Katilini bir türlü ortaya çıkaramıyorlar. 44 yıl önce genç bir adam işkenceyle öldürülüyor, Parlamento rapor hazırlıyor… Ama katilleri ortaya çıkarılmıyor. Doğa bir cennet yaratmış yaşadığımız topraklarda. Biz o muhteşem doğanın ortasında cehennemi andıran bir hayat yaşıyoruz. Neredeyse sadece katillerle hırsızların güvende olduğu garip ve utanılacak bir hayat bu. Biz neden bu kısır döngüyü kıramıyoruz? Neden mutlu ve güvenli bir hayat kuramıyoruz? Sadece hırsızlar ve katiller güvendeyse, dürüst ve namuslu insanlar neden bu hayatı değiştirecek ciddi adımlar atılmasını talep etmiyor? Biz hepimiz de bu korkunç cehennemde sessiz suç ortakları olarak sefalet içinde yaşıyoruz.