30 Aralık’ta patlayan fırtınanın ardından başta lüferler olmak üzere bütün balıklar yatak yerlerini terk edip Marmara’ya kaçmaya başlayınca balıkçı tekneleri de peşi sıra akın etti.
Balıkçılar, Kumkapı ve Fenerbahçe’de mevzilenip vakit kaybetmeksizin ’24 metre yasağı’na meydan okuyarak ağ atıp etrafı çevirdi. Ertesi gün de bu kez gırgırlar Adalar’ın etrafındaki avlanmaya yasak bölgeye akın etti.
2/1 numaralı ticari amaçlı su ürünleri avcılığını düzenleyen tebliğe göre, 24 metreden sığ sularda ve çevirme ağlarıyla avcılığa kapatılan Adalar bölgesinde gırgır ağlarıyla avcılık yasak.
Ama dinleyen kim! Dahası dün Kartal açıklarında yasak avcılık yaptığı uyarısı alan iki kayık, Sahil Güvenlik Komutanlığı denetçilerine saldırdı. Olay mahkemeye intikal ettirildi.
Sayısız şikayete rağmen hiçbir önlem alınmış değil. Üstelik de fırtınadan kaçan balığın, Boğaz’ı terk ettikten sonra bu bölgelere gireceği bilinmesine rağmen…
Kaçak av bugün de durmadı. İki gündür Adalar’n açıklarında ve yasa dışı bölgelerde yavru lüfer katliamı aralıksız sürüyor.
Oysa Otomatik Tanımlama Sistemi (AIS-Automatic Identification System) sayesinde Canlı Deniz Haritası’ndan bütün gırgır tekneleri takip edilebiliyor. Bu sistem yakın mesafede deniz araçlarının takip edilmesini sağlıyor. Türkiye’de 15 metre ve üzerindeki trol ve gırgır teknelerine de AIS cihazı takılması şart.
Ama kimse bu sisteme bakmıyor.
Kaçak avcılığın vurduğu tek canlı balıklar da değil. Adalar’ın etrafında hassas sualtı ekosistemi var. Gırgır ağları, bu ekosistem içinde oluşması yıllar süren mercan kolonilerini de geri dönüşü olmayan biçimde tahrip ediyor.