İslam’ın değerler ve organizasyon gücünü hegemonik seküler sisteme içini boşaltarak entegre etme meselesi, Recep Tayyip Erdoğan ve tecrübeli dindar tabandan ağır bir tokat yedi.
Burada asıl sorun, özellikle son 13 yıldır yolda düzülen kervanın (ki çok değerli mallar taşımaktadır) dindarlar tarafından ideolojik kimliğe, düşünsel derinliğe tercüme edilememiş olmasıdır. Muhafazakârlar hala akıl, hakem ihraç etme eğiliminde görünüyorlar.
Muhtemelen, muhafazakârlar yeni paradigmayı açabilene kadar dindarları tasnif etme, modası geçmiş (Erdoğan) ve makbul (Batılı) muhafazakâr ayrımları yaratma, topluma ufak ufak zerk edilmeye çalışılacak.
Burada hedef kitle, tabii genç ve kadın muhafazakâr kitleleri olacak. Bir yandan gazlanırken, öte yandan önlerine parlak ödev ve amaçlar konacak. Aynı anda hem modern, çağdaş, Batı’ya entegre olmuş, özgüvenli, cemaatlere mesafe alırken bireyselliği gelişmiş yeni muhafazakarlar olmanın öneminden bahsedilecek. Kadınlar en eski öteki grubudur çünkü.
Burada cesaret alınan şeyin birisi entelektüel kibir, diğeri ise kervanın hala yolda düzülüyor olması ve yaşananın düşünsel alana dürüst ve derinlikli bir şekilde tercüme edilmemiş olması.
Bir diğer önemli husus ise, gençlerin, kadınların ve hepimizin Batı ve onun yaşam biçimlerinin çekici taarruzu altına yaşıyor oluşumuz.
Halbuki, Türkiye, ortaya koyduğu bu devrimden neden güdük ve modası geçmiş modern bir hedef çıkarsın ki?