Sansür hep oldu, sonunda görülmez duyulmaz kılmak istediklerinin galebe çalmasına engel olamadığı halde. Irkçı Güney Afrika rejimi Afrika Ulusal Kongresi’nin her şeyini yasakladı, ta ki onun iktidarına boyun eğene kadar. Cezayir’in “Kalemle yaşayanların ölümü kılıçla olmalı” diyen İslamcıları da gidip El Kaide’ye katıldılar! Sansürcüler sonunda kaybettiler, sansür geri tepti, ama oturup kaybetmeleri beklendiği için değil!
Sansüre karşı çıkanlar yasal yolları sonuna kadar kullanırken, ona karşı sokakta en etkili ve akılcı şiddet dışı direniş biçimlerini de geliştirdiler. Bir tür sansür olan propaganda, anlattıkları bireylerin öz deneyimleriyle çeliştikçe ve bu kitlelere gösterildikçe “bumerang etkisi”ne yol açtı. Siyaset bilimci Gene Sharp, saldırganın gücünün kendisine karşı kullanıldığı “jiu-jitsu” sporundan ilhamla, sansürcülere karşı da kullanılabilecek yaklaşık 200 barışçıl eylem biçimi sayıp buna “siyasal jiu-jitsu” dedi. Haydi, biz de antik çağın en ünlü sansür kurbanının sözleriyle noktalayalım: “Ben ölmeye, siz yaşamaya. Hangisi daha iyi?”