Pazartesi günü M. Pekdemir’in; “… genişletilmiş (halkın izlemesine açık ve gözlemci katılımını teşvik eden) belediye meclisleri ve en önemlisi meclislerden naklen yayın yapan kent televizyonu”, “… cemaatlere, vakıflara gayrimeşru aktarılan milyarlarla gayet meşru bir kent televizyonu”, “İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin vb. büyükşehirlerin katkısıyla yandaş televizyonlara hem nitelik hem izleyici bakımından tur bindiren bir kent televizyon kanalı” satırlarını okuyunca, yıllar önce küresel düzeyde önerdiğim “global medya”nın, bugün memleket ölçeğinde daha yapılabilir ve gerekli olduğunu düşündüm.
Belli ki, memleketin geleceği önemli ölçüde muhalefetin eline geçen belediyelerde yapılanlara ve yapılanların toplum geneline nasıl ve ölçüde duyurulabildiğine bağılı olarak şekillenecek.
Yalnızca Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırının medyanın çoğu tarafından nasıl yansıtıldığının görülmesi bile, yayınlarının merkezine kenti ve kentin sorunlarını koyan, bunu da memleketin genel demokrasisi ile birlikte düşünen bir kanalın ne kadar anlamlı olacağını kavramaya yeter.