Demeçler, üzüntüler, kınamalar, gözaltılar, “inancımız” hatırlatmaları… Geçmiş olsun! Tiksindirici bir değersizlik sahne aldıktan sonra konuş dur. O nutukları atıp, o demeçleri veren iktidar sahipleri önce Rakel Dink’in tepeden tırnağa insanlık yüklü sözünü hatırlamalı:
“Bir bebekten katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim…”
Bu değersizler de bebekti. Hangi karanlıkta; hangi siyasi, toplumsal, kültürel atmosferde ölüye saygıyı değil ölüye saldırıyı inançlarının ve eylemlerinin temeli yaptılar? Hangi nutukları, hangi demeçleri dinleyerek büyüdüler?
Kınayanlar, üzülenler önce bunu düşünmeli, buna cevap vermeli.
Ve vatanın bölünmez bütünlüğünden söz edip duranlar… Bir ölüye yönelik tiksinti verici saldırıdan daha bölücü bir eylem olmadı bu memlekette.
“Biz Ermenilerin bu topraklarda gözümüz var. Var, çünkü kökümüz burada. Ama merak etmeyin bu toprakları alıp gitmek için değil, bu toprakların gidip dibine girmek için” demişti Hrant.
Bir ölünün Ankara’da toprağın dibine girmesine izin vermeyenler vatanı çoktan böldüler. Bu topraklarda binlerce yıldır yaşayan kadim bir halkın çocuklarına “Size bu toprakların altında bir yer yok, gidin” dediler. İyi de nereye? Dersim’e mi? Burada gömülemez ama orada gömülebilir mi?