Eğer bir ülkede 26 yaşındaki bir anneyi, onun kucağındaki bir bebeyi katleden eylem milletvekili ve siyasetçi düzeyinde “şiddet” olarak değerlendiriliyorsa o siyasal sistem zaten iflas etmiş demektir. Bu en temel insanî değeri bile çiğnemeyi göze alabilenler varsa ve bunlara ilişkin sistem bir yaptırım üretemiyorsa o sistem baştan aşağı yıkılıp yeniden inşa edilmek zorundadır.
Bu değişimin, yenilenmenin birkaç günde olması elbette mümkün değil; fakat bu yöndeki çare arayışları da çok zayıf kalmakta. Bu çaresizliğin Türk sisteminin içine sızdırıldığını görmek gerekiyor. İşte “Şiddet nereden gelirse gelsin”cilerin aslında bir örgüt olduğunu ve sistemi içeriden çökertmekle görevlendirildiklerini kavramak gerekiyor. 11 aylık ana kucağındaki bebeği katleden cinayet şebekesinin adını bile koyamayan bir siyasi partinin, milletvekillerinin, gazete ve gazetecilerin değil bu topraklarda, yeryüzünün hiçbir yerinde insan içine çıkmaya hakkı olamaz.