Son zamanlarda bez çantalı, dar ve biraz kısa pantolonlu, kemik çerçeveli gözlüğü ve elinde Apple ürünleriyle dolaşan ‘hipster’lara muhakkak rastlamışsınızdır. Temelinin 1930 ve 40’lı yıllardaki caz çağına dayandığı söylenen bu akım son yıllarda hızla yayıldı. Deutsche Welle, hipster olmanın ‘olmazsa olmaz’larını derledi:
1. Babanız/anneniz, hatta en iyisi büyükbaba ve büyükanneniz gibi giyinin: Bir hipster, aile büyüklerinin dolabında bir kâşif gibi olmalıdır. Kareli gömlekleri, fedora tarz şapkaları ve renkli, dar pantolonları meydana çıkarın.
Gözlük şart, camsız bile olabilir!
2. Bit pazarına her zaman nur yağar: Belli bir kodda giyinmek yetmiyor. Bir hipster arkadaşınız çiçekli, dantel eteğinizi ya da kısa botlarınızı nereden aldığınızı sorduğunda herhangi bir mağaza adı söyleyemezsiniz. Üzerinizdeki herşey vintage olmalı.
3. Her zaman ve her yerde gözlük takın: Her hipster’ın gözlüğe ihtiyacı vardır. Gözleriniz bozuk olmasa da takın, hatta camı bile boşverin. Önemli olan, insanların burnunuzun üstünde renkli, büyük ve tercihen kemik çerçeveli bir gözlük görmesi.
4. Bez çanta olmadan asla: Kendine saygı duyan bir hipster asla evini bez çantasını almadan terk etmez. Bu kadınlar için olduğu kadar erkekler için de geçerli. Bez çantalarınız polaroid fotoğraf makinesi ve gazete taşımak için idealdir.
Berber mi? O da ne?
5. Karıştırın ama asla eşleştirmeyin: Renkli giyinmeye ve aksesuar kullanmaya gelince, kendinizi hiçbir şeyle sınırlamayın. Her şey, her şeyle gider. Buradaki sır, parçaları birbirine uydurmamaya çalışmak. Ayrıca, yanınızda her zaman bir çocuğun okula götüreceği tarzda bir şey, mesela beslenme çantası taşıyın.
6. Berberden ve traş makinelerinden uzak durun: Erkek hipster biraz ‘kıllı‘ olmalı. Kirli sakal, bıyık (ki bu en çok tercih edilen tarz), keçi sakalı veya traş edilmemiş sakal… Bütün bir yıl sanki bıyık-sakal yarışmalarına katılıyor gibi görünmelisiniz. Sakalınız çıkmıyorsa takma bir tane edinin. Bu tarzı, yataktan kalkmış gibi görünen saçlarınız tamamlamalı.
Bir hipster festival bilekliğini hiç çıkarmaz
7. Saklı dövmelerinizi görünür kılın: Dövmeleriniz için sıradan olmayan ve vücudunuzda en çok acıyacak yerleri seçin; boyun, bacaklarınızın arkası, ayak ya da el bileği olabilir. Tabii ki onları görünür kılın çünkü bir hipster asla ilgi çekmeyecek bir dövme yaptırmaz.
8. Festival bileklikleri festivale özgü değildir: Bulabildiğiniz tüm yaz festivallerine katılın ve festival sırasında verilen bileklikler, festivalden sonra da bırakın hep yerinde kalsın. Hatta ne kadar kirli görünürse, o kadar iyi. Bir hipster, bilekliklerini düşene kadar takar. Bu arada doğru festivalleri seçmeye de özen gösterin.
9. Ne içiyorsanız O’sunuz: İçtiğiniz şey aynı zamanda mesaj gönderir, yani elinizde herhangi bir içecekle dolaşamazsınız. Örneğin Berlin’deki hipster’ların bu aralar en favori içeceği, hasta ve yorgun hissedenlere enerji veren, ‘yerba mate‘ adlı bir çaydan yapılan kafeinli ve köpüklü içecek.
Kendinizi güncel tutun
10. Kendi sebzenizi yetiştirin ya da organik pazara gidin: Midenize ne girdiğine dikkat etmelisiniz. Evde yetiştiremediğiniz sebzeleri organik pazardan alın. Bu arada hipster’ların kahveyi tören şeklinde içtiğini unutmayıp, kahvenin çekirdeğinin nereden geldiği gibi bilgileri atlamamalısınız.
11. Anaakım olan her şeyi küçük görün: Kimsenin dinlemediği müzikleri dinlemeli, kimsenin gitmediği kulüplere gitmelisiniz. Anaakım olan şeylerden uzak durun.
12. Evim, evim ‘eski’ evim: Kendinize çekidüzen verdiniz, peki ya eviniz? Bir hipster’ın evinde büyükanne tarzı lambalar, 70’li yıllardan kanepeler ve hatta duvarda geyik kafası olmalı. Tüm mobilyaların eskicilerden ve bit pazarlarından satın alındığından emin olun.
13. Her zaman Apple: Bir hipster’ı, bir kafede elinde soya çayıyla Apple marka dizüstü bilgisayarına bakarken bulursunuz genelde. Hipster’lar kendilerini sürekli güncel tutmalıdır; ister vegan mutfağına dair Instagram’a fotoğraf yükleyin, ister Tumblr’da duygu yüklü bir şiir paylaşın…