İçeride ve dışarıda başlatılan operasyonlarla oluşturulan savaş atmosferiyle AKP’nin tek başına iktidarı için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi erken seçime götüreceğine dair senaryolarını değerlendiren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “‘Kaçak Saray’da oturan kişi, Türkiye’nin geleceği ile ilgili kumar oynuyor” dedi.

Fotoğraf: Reuters
Hürriyet gazetesinden Şükrü Küçükşahin ve Deniz Zeyrek’e konuşan Kılıçdaroğlu, geçici hükümetin Suriye’nin kuzeyi ve Kuzey Irak’a yönelik hava saldırıları hakkında kendilerini bilgilendirmediğini söyledi.
Devlet geleneğine uyulmadığını belirten CHP lideri, “Son görüşmemizde bunu Sayın Başbakan’a hatırlattım ama o günden sonra da bir değişiklik olmadı” ifadesini kullandı.
Adım gibi eminim rahatsız olur
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
“Saray’da oturan ile Başbakanlık koltuğunda oturan insanın hedefi, amacı farklı. Uyuşmuyorlar. Başbakan’ın eli ve kolu bağlanıyor. O da özenle bir çatışma ortamı olmasın diye kendine göre bir tavır takınıyor. Adım gibi eminim Başbakanlık koltuğunda oturan kişi, Saray’da oturan kişinin yaptığı açıklamalardan rahatsız olur.”
“Çatışmayı arzu ettiğinizde sonlandırmak, arzu ettiğiniz zamanda başlatmak gibi bir lüksünüz olamaz. Siz ya bölgeyi bilmiyorsunuz veya olayın büyüklüğünü ve derinliğini henüz kavrayamamışsınız veya siz Türkiye’yi yönetemiyorsunuz. Özel beklentileriniz, Türkiye’nin beklentilerinin çok daha ötesine geçmiş durumda. Bir kişi kendi geleceği üzerinden Türkiye’yi ateşe atamaz, atmamalıdır zaten. ‘Kaçak Saray’da oturan kişi, Türkiye’nin geleceği ile ilgili kumar oynuyor. “
Gelecek iktidara ağır bir fatura hazırlıyorsunuz
“Gidilecek bir seçimde çok farklı bir tablonun ortaya çıkmayacağını üç aşağı beş yukarı herkes biliyor. Bu bedeli bu topluma ödetecekse, siyasi iktidar onun bedeline de katlanmak zorundadır. Siz gelecek iktidara ağır bir fatura hazırlıyorsunuz. Ekonomik, siyasal ve sosyal alanda ağır bir fatura ödeteceksiniz. Seçim yapılırsa, hükümet kurulmazsa çok daha ağır bir fatura ortaya çıkacak.”
Şartlar, ‘taşın altına elinizi koyun’ diyor
“Biz bir koalisyon hükümetinin önündeki ağır faturayı bildiğimiz halde, ülkenin geleceği için böyle bir taşın altına elimizi koyuyoruz. Partinin çıkarlarından çok Türkiye’nin çıkarlarından yola çıkıyoruz. Her gecikmenin, Türkiye’nin faturasını ağırlaştırdığını da görüyoruz. Mesele bizim kırmızı plakamız meselesi değil. Hükümeti kurmaya teşne değiliz. Şartlar, ‘taşın altına elinizi koyun’ diyor.”
Geleneğe uyulmuyor
“Geçici bir hükümet var. Bu tür kararlar alırken parlamentoda grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlarına bilgi vermesi lazım. Ancak verilmedi. Devletin nasıl yönetileceğini bilmiyorlar. Devlet geleneğinde Dışişleri ve MİT Müsteşarlarının belli aralıklarla ana muhalefet partisi genel başkanına Başbakan’ın bilgisi dahilinde bilgi vermesi gerekir. Bu geleneğe de uyulmuyor. Son görüşmemizde bunu Sayın Başbakan’a hatırlattım ama o günden sonra da bir değişiklik olmadı”
Ses çıkarmıyorsanız koruyorsunuz anlamına gelir
“Şu anda IŞİD kendisini, bölgede güçlenmiş ve Türkiye’de de eylem koyabilecek potansiyelde görüyor. Bu yapıya aşama aşama getirildi. Türkiye’den IŞİD’e militan devşirildiğini biliyoruz. Gencecik çocukları alıp eğitip gönderiyorlar. Bunları Türkiye Cumhuriyeti devletinin bilmemesi mümkün değil. Bütün bu eylemlere rağmen ses çıkarmıyorsanız onları koruyorsunuz anlamına gelir. Bu mesele iç politikanın bir unsuru olarak görüldü. Kol kanat gerildi. Böyle bir yapı içinde aldı başını gitti. Ancak Suruç’tan sonra IŞİD’e karşı olduklarını net ifade etmeye başladılar.”
Geçici hükümetin yaptığı, bizim söylemlerimizle örtüşmeye başladı
“Bu operasyonu hükümet görüşmelerinden tamamen bağımsız düşünmek gerekiyor. Daha önce Türkiye’nin terör örgütlerine karşı açık net tavır takınması gerektiğini söylemiştik. Geçici hükümetin yaptığı, bizim söylemlerimizle örtüşmeye başladı. PKK’ya karşı operasyon konusunda ise PKK ile yaptıkları görüşmenin ayrıntılarını bilmiyoruz. En son Dolmabahçe’de PKK’nın silah bırakacağı mesajları verildi topluma, toplum da bunu olumlu karşıladı. Bugün geldiğimiz noktada böyle bir anlaşmanın olmadığı çıkıyor ortaya. AKP hükümetleri neyi vaadetti; PKK vaat edilenlerden neyi almadı, bilmiyoruz. PKK da hükümet de konuşmuyor. Türkiye’nin en önemli sorununu kapalı kapılar ardında, gizlilik ortamında, güvensizliğin egemen olduğu ortamda çözmeye çalışırsanız bu sonuç mukadder. TBMM’de çözmek gerektiğini söyledik. Şimdi Cumhurbaşkanı iş işten geçtikten sonra bunu söylüyor.”