CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kadınlara seslendi: “Türkiye’ye demokrasi gelecektir, mutlaka İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girecektir.”

CHP’nin Meclis’teki grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, ‘helalleşme’ çağrısını tekrarladı,İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe gireceğini vurguladı.
Kılıçdaroğlu, 8 Mart’a ilişkin değerlendirmesinde Rusya’nın işgal harekâtının sürdüğü Ukraynalı kadınları hatırlattı ve “21. yüzyılın dünyası böyle bir vahşeti kabul etmiyor” mesajı verdi.
Zeytinlik alanlara yönelik yayımlanan yönetmeliği eleştiren ana muhalefet lideri, AKP’nin zeytin ağaçlarına alerjisi olduğunu söyledi.
Nükleer Düzenleme Kanunu’nda yapılan değişiklileri eleştirerek, nükleer konusunda bilgi sahibi olmayan isimlerin Nükleer Enerji Kurumu’na atanabileceğine dikkat çekti. Devlet yönetiminde liyakatin kalmadığı yönündeki eleştirilerini tekrarlayarak, CHP’nin düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağını açıkladı.
‘Uyarmıştık’
Gıdaya erişimde ve ekonomide yaşanan sorunlara değinen CHP lideri, partisinin ve kendisinin Türkiye’de gıda krizinin yaşanabileceğine dair çok sayıda uyarı yaptığını hatırlattı.
Ardı ardına gelen zamlar karşısında, ücretli çalışanların geçinemediğine vurgu yaparak, “Açlık sınırı 4 bin 556 kuruşa çıktı. Yoksulluk sınırı 15 bin 139 lira. Bütün asgari ücretliler şu anda açlık sınırının altında ücret alıyorlar” dedi.
Yaşananların sorumlusunun kim olduğunu sorarak, Erdoğan’ın iktidara gelmeden önce katıldığı bir televizyon programındaki hükümete ilişkin eleştirilerini izletti.
‘Birkaç kez dinleyin’
Kılıçdaroğlu’nun partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmadan öne çıkan başlıklar şöyle:
* (İzletilen videodan sonra) Bu itiraf son derece değerlidir. Bunu özellikle AK Parti’ye oy veren kardeşlerimin dikkatle birkaç kez dinlemesini isterim. MHP’ye oy veren kardeşlerimin de dikkatle dinlemesini isterim. Bu işin sorumlusu bunlar. Aylardır söylüyorum yanlış yapıyorsunuz diyorum. Önlem alın diyorum. Yaparsan sen kârlı çıkarsın diyorum, sen yapacaksın sen yönetiyorsun bu ülkeyi diyorum.
* Bütün vatandaşlarımızı yürekten kucaklıyoruz. Onlara güzel bir Türkiye vaat ediyoruz. Tasada ve kıvançta beraber olacağımız, kadın-erkek ayrımı olmayan, hiçbir kimsenin ötekileştirilmedi bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz. Bunun sözünü veriyorum, mutlaka Türkiye kucaklaşacaktır, mutlaka Türkiye helalleşecektir, büyüyecektir, mutlaka Türkiye’ye demokrasi gelecektir, mutlaka İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girecektir.
‘Rant tatlı’
* 1939 yılında zeytinlerle ilgili temel bir kanunumuz var. Fakat AK Parti iktidar olunca zeytin ağaçlarına karşı bir alerjisi var. İlk kanun 3 Temmuz 2009’da geldi. Meclis’ten tepkiler geldi. Geri çektiler. Aradan bir süre geçti. 21 Nisan 2010’da aynı kanun teklifi bir daha geldi. O da Meclis’te tartışıldı. O da geçmedi. Sonra 16 Haziran 2014’de bir daha geldi. 17 Mayıs 2017’de bir daha geldi. 14 Şubat 2019’da bir daha geldi. En son 5 Ekim 2020’de bir daha geldi. Her seferinde TBMM’de görüşülürken vicdan sahibi AK Partili vekillerin itirazı üzerine Genel Kurul’da görüşülmeden geri çekildi. Rant tatlı. En büyük gücünü Saray’da gösteriyor. Kanunla yapamadıklarını bir yönetmelikle yaptılar ve rant açtılar.
* Nükleer Enerji Kurumu’nda olacak kişilerin uzman olması lazım. Kanunun yayınlandığı gün Nükleer Enerji Kurumu ile ilgili de düzenleme Resmi Gazete’de yayımlandı. Nükleer’in N’sini bilmeyen bir kişini oraya atamak mümkün. Eğitim düzeyi ne olursa olsun istediği kişiyi istediği yere Erdoğan atayabilecek. Anayasa Mahkemesi’ne itirazımızı hazırlayacağız. Devlette liyakat için. Siz bunların tamamını bir tarafa atıyorsunuz, olmaz. Devlet akılla, bilgiyle, birikimle, adaletle yönetilir.
Yürüyüş yasağı tepkisi
* Emekçi kadınlar, çalışanlar, hayatın kahrını geçen kadınlar. Evladı işsiz olduğu için iş arayan kadınlar, gece sokağa rahat çıkamayan, gezemeyen kadınlar… Yılın sadece bir günü bütün kadınlar bir araya gelip bir yürüyüş yapabilir miyiz diye düşünen kadınlara yasak getiren erkekler, demokrasinin ne olduğunu bilmeyenler, kadının haklarını ellerinden almaya çalışanlar var. Ukraynalı kadınlar… Bu dramı dünya, insanlık hak etmiyor. Tarafların bir araya gelip uzlaşması lazım. 21. yüzyılın dünyası böyle bir vahşeti kabul etmiyor.
* Kadınlar pek çok sıkıntıya giriyorlar ama dirençle hayata sarılmasını da biliyorlar. Biz kadınların hayatın her alanında güçlü bir şekilde yer almalarını istedik. Parlamentonun yarısı kadın, yarısı erkek olsun dedik.
* Kadınlar pek çok sıkıntıya giriyorlar ama dirençle hayata sarılmasını da biliyorlar. Biz kadınların hayatın her alanında güçlü bir şekilde yer almalarını istedik. Parlamentonun yarısı kadın, yarısı erkek olsun dedik. Teklif hazırlandı, 400’e yakın kadın kuruluşuna gönderildi, öneriler geldi son şeklini aldı. Genel Kurulda size sağlamak istediğimiz bu teklifi AKP ve MHP’nin milletvekilleri, kadın milletvekilleri dâhil reddettiler. Kadınlara şikâyet ediyorum.
‘Acı tablo’
* Hayat pahalılığını en çok yaşayan kadınlardır. Türkiye’nin bu acı tablodan süratle kurtulması lazım. Sandığın gelmesi lazım! Direniyorlar ama gün olacak mecburen sandığı getirecekler. Aylardır söyledim gıda krizi geliyor önlem alın diyorum. Ben gerçekleri görüyorum. Devleti yönetenler devletten habersiz. Kış ayları geliyor, insanlar faturalarını ödeyemeyecek dedim. CHP’li belediyeler tamamını yaptılar. Ben yine tekrar hepinizin huzurunda CHP Genel Merkezi’nin aldığı bu kararı hayata geçiren belediye başkanlarımıza teşekkür ederim.
* Zam üstüne zam yaptılar. Enflasyon sopasını fakirin fukaranın sırtında kırdılar. Açlık sınırı 4 bin 556 kuruşa çıktı. Yoksulluk sınırı 15 bin 139 lira. Bütün asgari ücretliler şu anda açlık sınırının altında ücret alıyorlar. Türkiye yüzde 11 büyüdü demişlerdi. Kim büyüdü? Beşli çete büyüdü. Onlara en son oligark dedik. Milyonlar fakirleşirken bunlar büyüdü. Sorumlusu kim? Kim yaptı bu zamları? Çiftçiyi toprağına kim küstürdü? Milyonlarca insandan vergi topluyorsun bir avuç insana veriyorsun. Bunların cevabını ben vermeyeyim.
* Şu soru akla gelebilir. ‘Eskiden böyle değildi son zamanlarda böyle oldu.’ İlk geldiklerinde satmadıkları fabrika bırakmadılar. Telekom’undan Sümer Bank’ından iletişim hataları tamamını sattılar. Yetmedi. Milyarlarca vergi topladılar. Yetmedi. Merkez Bankası’nın 128 milyar doları var onu da hiç ettiler. İşin doğrusu deniz bitti kara görüldü. Satacak bir şey kalmadı. Milli Piyangoyu da en son sattılar şimdi arazileri sattılar. Haydan gelen huya gider diye bir sözümüz var. Devleti yönetemiyorlar. Şehir hastaneleri yaptık diyecekleri siz yapmadınız bizim paralarımızla yapıldı, bizim çocuklarımız bile ödeyecek bu paraları.
Çiftçiye destek istedi
* Zabıta tayfasını derhal geri çekeceksiniz bu bir. İki; tarım kanununda çok açık bir hüküm var. Diyor ki her yıl milli gelirin en az yüzde 1 oranında çiftçiye destek verilir. Bunu vereceksin kardeşim. Çiftçinin bu hükümetlerden 229 milyar lira alacağı var. Nasıl vereceksin? Bütçeye koyacaksın, Ziraat Odaları Birliği Başkanı’nı çağıracaksın bu paranın kimlere nasıl harcandığının hesabını Ziraat Odaları Birliği’ne vereceksin. Üç; çiftçinin tarım kredi kooperatifi ve bankalardan çektiği krediler var. İlk yapacağı iş çiftçinin bu kredilerin faizlerini dileceksin. Ben bunu nasıl sileceğim diyorsan alacağından mahsup edersin. Dört; verdiğim sözün arkasında her zaman durum deyip traktöre dolacak mazotun yarısını sen yarısını ben ödeyeceğim diyeceksin. Beş; tarımsal sulamada kullanılan elektrik. Alma kardeşim ya bedava ver.