MEHVEŞ EVİN
Şengal’den Ezidiler, daha sonra Kobaneliler IŞİD saldırısından Türkiye’ye kaçarken yapılan destek ve dayanışma çağrıları, müzmin milliyetçi damarları kabarttı.
Kobane’nin bu kadar gündeme gelmesinden rahatsız olanlar, “Türkmenler öldürülürken neden bu yaygara yapılmadı” diyecek oldu.
Yapılmazdı tabii, çünkü siyasi iktidar ve ak kefenli kitlesi, sözkonusu Sünni Müslüman olmadığı sürece kimse için kardeşliği, insanlığı filan düşünmüyor. Aleviler, azınlıklar, laikler, Yahudiler için bir zamanlar yapılan şirinliklere gerek kalmadı, nasılsa sandıkta kazanıyor…
Sünni Müslüman kardeşliği
Oysa Balkanlar ve Orta Asya Türkleri/Müslümanları sözkonusu olunca ‘insani yardım’ derneklerini ta Afrika’ya gönderir, mangalda kül bırakmazlar.
Sünni kardeşlik türkülerinin tonu, Kürtlere gelince değişiveririr çünkü ‘ülkeyi bölmelerinden‘ korkulur.
Soydaşlık teranesi, Türkmenlere gelince bozulur çünkü Irak’takiler Şii’dir.
Bu nedenle camilerinin havaya uçurulması, çocukların öldürülmesi, kadınların tecavüze uğrayıp esir pazarında satılması, erkeklerin canlı canlı toprağa gömülmesi AKP’lileri anlaşılan pek ırgalamıyor.
IŞİD’e gösterilen sempati, müsamaha ve desteğe hiç girmiyorum…
Türkmenler de umurlarında değil
Birkaç gündür IŞİD, Irak’ın Diyale iline bağlı Karatepe kasabasını havan toplarıyla dövüyor. 10 kişi öldü, 30 Türkmen de kaçırıldı. 10 bin insanın bölgeden kaçtığı tahmin ediliyor.
Baktım, Kürt milliyetçiliği yapmakla ve ülkeyi karıştırmakla suçlanan HDP’den gayrı hiçbir siyasi partiden bilgi, kınama vs yok…
IŞİD, Kürtleri öldürürken twitter’da “Yaşasın IŞİD” diye ortalığı kışkırtanlar da sus pus!
Türkiye’de en tepeden toplumun tabanına yayılan milliyetçi, ayrımcı, ‘dindar ve kindar’ ruhun tıkandığı yer işte burası.
Başbakan Davutoğlu’nun ‘iç güvenlik reformu’ hakkındaki konuşmasına bakın: Kobane eylemlerinde iki günde 40 insan canından oldu, fakat ölüler bile ayrımcılığın nesnesi haline getiriliyor.
AKP’nin sembol ölüleri
Davutoğlu, 40 ölenin arasından, kendi deyimiyle ‘sembol’ iki isim seçiyor: Biri, Bingöl’de halen nasıl ve kim tarafından vurulduğu bilinmeyen polis. Diğeri, dövülerek öldürülen 16 yaşındaki Yasin Börü.
AKP medyasına göre Börü, ‘bayramın 4. gününde fakirlere kurban eti dağıttığı için’; başka kaynaklara göreyse ‘IŞİD’ci olduğu iddiasıyla’ PKK’lılarca hunharca öldürüldü.
Gerekçesi ne olursa olsun, gencecik insanların öldürülmesi kabul edilemez! Ölümler arasında ayrım yapmak, ölüleri yarıştırmak ise en yumuşak tabiriyle ‘insanlık dışı’, dindarların ifadesiyle de ‘günah.’
Peki madem AKP ‘tektipçi’ değil, neden Davutoğlu Hüdapar’lıların veya polisin öldürdüğü bir gencin ismini telaffuz etmiyor?
Hani, sembol isim babında… Barış sürecine bir dal uzatmak adına… Uluslararası camiada IŞİD’e destek vermekle suçlanan hükümetin paçasını kurtarmak için…
Kılavuz ‘Reis’ olunca

Fotoğraf: DHA
Kılavuzu ‘Reis’ olandan ne bekleyebilirsiniz? Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı gün Berkin Elvan’la Yasin Börü’yü şu cümlelerle karşılaştırabiliyor: “İstanbul’da talihsizce ölen çocuk için ekmek almaya gidiyordu diye reklamlar tasarladılar. Şimdi o vicdan sahipleri nerede? O çocuğu siyasi istismar aracı yapanlar nerede? Timsah gözyaşları dökenler nerede? Yasin Börü için neden sesleri çıkmadı?”
Tesadüfen sokağa çıkan, kafatası bir polisin kurşunuyla dağılan, aylarca komada kalan (Alevi) Berkin, bir kez daha Erdoğan’ın nefret propagandasına alet oluyor.
Sokaklarda kimin kimi vurduğunun bile zor anlaşıldığı çatışma ortamında, (Sünni) Yasin ise kahramanlaştırılıyor.
Ne şeytanlaştır, ne kahraman ilan et. Hepsi senin çocuğun değil mi?
Ayrımcı söylem böler
Pragmatizmiyle bir zamanlar alkışlar alan Erdoğan iktidarı, acaba bu ayrımcı, mezhepçi, nefret dolu söylemle nereye kadar gitmeyi düşünüyor?
Daha önemlisi, biteviye ayrımcılığın pompalandığı, en ufak bir kıvılcımda patlayacak hale gelinen bir ortamda halk, ne yapacak?
Öyle bir aymazlık, kanunsuzluk, nefret ülkesi haline geldik ki yarın öbür gün Tv’de ‘Ölülerini Yarıştır Türkiye’ başlıklı bir yarışma programı icat edilirse şaşırmayacağız.
PKK’nın ‘ülkeyi böleceği’ konuşuluyor ya… Bana öyle geliyor ki ülkeyi bölecek olan birşey varsa, o da bu ayrımcı, mezhepçi, nefreti körükleyen politikalar.
Temelleri çoook önce, 1980 darbesiyle atıldı. O darbenin ürünü olan AKP, iktidarda kalmak uğruna 90’ların hatalarını tekrarlamakla kalmıyor…
Din soslu popülist söylemiyle toplumu parçalara bölüp, geri dönülmesi giderek zorlaşan boyutta zarar veriyor.
Sadece muhalifete değil. Herkese.