Kendini seçtirmeye yetecek kadar serbest seçim, fikrine yetecek kadar özgür alan, idare etmeye yetecek kadar “milli” hassasiyet, pazarlığa açık tutulabilir muhataplar ve devam etmeye yetecek kadar para. “Sihirli” iktidar formülünün 16 Nisan ve 24 Haziran sonrası yeni versiyonu da böyle görünüyor. Hem yasal altyapı, hem de fiili uygulamalar açısından seviye atlayan bu yeni düzenin, bu açılardan ilginç bir şeffaflaşma yarattığını da söyleyebiliriz. İktidar önü açılmış hissettikçe, daha çok kendisi oluyor.
Bahçeli’nin 2016 sonunda dile getirdiği “fiili durumu hukukileştirmek gerekir” lafı ile başlayan süreç ilerliyor. “Fiili durum” genişliyor, yasal sınırları da aşan bir keyfilik alanı oluşuyor ama olay “yeni” bir şey yapmaktan çok, yaptığını sürdürebilmek öncelikli gibi. Ancak bir yandan da aktaranı, göstereni olmasa da durum alenileşiyor. Saklanacak bir şey, saklayacak kimse olmadığı düşüncesiyle tasarlanan da, zorlanılan da hemen dile vuruyor. Bu yüzden, artık, “gösterme” üzerine bir muhalefetin karşılığı yok. Sorun görünürlükte değil, nasıl anlamlandırıldığında ve asıl olarak da nasıl ilişki kurulduğunda.