Başından sonuna yanlış Suriye politikasının mevcut şartlarda Türkiye’nin başına açtığı bu yeni bela şunun için büyüktür: Elinde tuttuğu Carablus ile Tel Abyad arasındaki Kobani’yi ele geçiren IŞİD, uzun bir hat boyunca güney komşumuz oluyor gibi görünse de bu aldatıcı bir manzaradır çünkü yapısı gereği IŞİD gibi bir güçle komşuluk imkansızdır. Bu sadece daha fazla istikrarsızlığı ve tehdidi işaret eden, son derece ürkütücü bir gelişmedir.
Kobani’nin düşmesi mutlaka önlenmeliydi ve Türkiye IŞİD karşıtı koalisyonun gerçek ve samimi bir üyesi olsa önlenebilirdi de… IŞİD’i durdurmak için kara harekatına da gerek yoktu. IŞİD’in havadan etkili bir biçimde vurulması için İncirlik’in koalisyon uçaklarının istifadesine zamanlıca açılması yeterli olacaktı.
Bu nedenle, IŞİD’le mücadele babında Türkiye’nin dünyanın neresine ait olduğunun belirlenmesinde tek kriter vardır, o da İncirlik’tir. Bu deve biçimli Suriye politikasının Türkiye’yi şimdi karşı karşıya bıraktığı ikilem “IŞİD tehdidiyle mücadele etmek ya da etmemek”tir. IŞİD tehdidine karşı, uluslararası sorumlulukların da gerektirdiği kesin tavır alınmazsa, öyle görünüyor ki bunun ilk sonucu Türkiye için hayati önemdeki “barış süreci”nin ülkeyle birlikte ateşe atılması olacaktır. Elbette IŞİD’e karşı gereken yapılmalıdır çünkü deveden büyük fil vardır.