IŞİD’in Ortadoğu ağacını sallayan sansasyonel bir fenomen olduğu doğru, ama uzun süreliğine baş aktör olarak kalamayacaklar, çünkü bölgenin güç odaklarından hiçbirinin, hatta Suudilerin bile, onları canlı tutmaktan çıkarı yok. Bu beni IŞİD’e yönelik mevcut takıntıya dair ikinci itiraza götürüyor. Söz konusu takıntı, çok daha kalıcı ve yapısal bir değişimi gözden kaçırma eğilimi yaratıyor: Kürtlerin kararlı bir aktör olarak yükselişi. Musul’un düşmesinin anlamını açıklamaya çalışmakta elbet sorun yok, ama esas devrim niteliğindeki hareket başka bir yerde cereyan ediyor: Kerkük. Bu şehir şimdi tamamen, onu zaten daima nihai başkentleri olarak görmüş olan Kürtlerin kontrolünde.
Maliki’nin ayakta kalabilmek için yoğun baskı altında ve IŞİD’i püskürtmek için Kürt askeri desteğine ihtiyacı olduğu düşünüldüğünde, bu akıllıca hareketin nasıl tersine çevrilebileceğini kestiremiyorum. Kerkük ve buradaki muazzam petrol rezervleri şu andan itibaren Irak’taki bölgesel Kürt yönetiminin bir parçası olacak. Er ya da geç, Kürtler, Bağdat ve Erbil arasındaki bağları yeniden tesis etmek üzere Maliki’nin zayıflığını avantaja çevirecekler ve merkezi yetkililerin bu konuda yapabilecekleri hiçbir şey yok.