Geçen hafta pek çok AB yanlısı dostum ve meslektaşımla konuştum; hepsi AB’nin de en az Gauck kadar açık konuşmasını istiyordu. Çoğu şunu da dile getiriyordu: Türkiye’de olan bitenlerin Avrupa’nın demokrasi ve insan hakları standartlarına doğru yaklaştığı düşünülen bir ülke adına kabul edilemez olduğunu göstermek için, belki Brüksel üyelik müzakerelerini askıya alma tehdidinde bulunmalıydı.
Askıya almaktan bir süredir söz ediliyor, fakat Gauck vakası, bilhassa Avrupalı kurumların Erdoğan hükümetine karşı fazla yumuşak davrandığını, bu yüzden iktidar partisinin her tür baskıcı önlemi rahatça alabileceğine inandığını düşünen hayal kırıklığına uğramış ve rahatsızlık duyan Türkiyeli AB yanlıları arasında yeni bir tartışma silsilesini tetiklemiş gibi görünüyor.
Şu an için bütün hesapların sonucu, Avrupa’nın AKP politikalarını sert şekilde kınamasını bekleyenleri tatmin etmeyecek bir durum olacaktır. AB sözcüleri Türkiye’deki can sıkıcı gelişmeler aleyhinde konuşmayı sürdürecektir. Ancak, uzun vadede Avrupa ve Türkiye çıkarlarına zarar verecek bir krize yol açmayacak bir üslup kullanacaklardır. Dahası bir kopuşu kışkırtmak, hem Türkiye’deki hem dışardaki yanlış çevrelerin değirmenine su taşımaktan başka bir işe yaramayacaktır.