Gazeteci Jeffrey Goldberg, ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı özel görüşmelerin ardından yazdığı ‘Obama Doktrini’ makalesinde Suriye krizinde ABD’nin önceliklerinin nasıl değiştiğini anlattı.

Fotoğraf: Reuters
Hürriyet’ten Tolga Tanış’ın Atlantic dergisinde yayınlanan 19 sayfalık makaleden aktardığına göre, 2014’te Musul’un IŞİD’in eline geçmesi ve üç Amerikalının başının kesilmesi ABD’nin Suriye’deki önceliğini Suriye Devlet Başkanı Esad’tan IŞİD’e yöneltti.
Goldberg, ABD Başkanı Barack Obama’nın Ortadoğu politikasını ele alırken en önemli kırılma noktasının Ağustos 2013’te Şam’ın doğusunda yaşanan kimyasal silah saldırısı olduğunu belirtti.
Obama’nın daha önce Suriye’de kimyasal silah kullanılmasını ‘kırmızı çizgi’ saydığı halde Suriye’yi vurmayı reddetmesinin Amerikan dış politikasının kalıplarını yıkmak anlamına geldiğini savundu ve Obama’nın “Bundan gurur duyduğunu” aktardı.
‘Obama Suriye’ye girmeyerek özgürleşti’
Suriye’de kimyasal silah kullanıldığının ortaya çıkmasının ardından, Obama’nın müdahale etme kararında topu Kongre’ye attığını hatırlatan Goldberg, Obama’nın “Washington’da başkanların riayet edecekleri varsayılan oyun kuralları vardır” dediğini kaydetti.
Ancak Goldberg’e göre, ‘oyunun kuralları’na uymayan ‘kırmızı çizgisi’nin kimyasal silahlar olduğunu söyleyip ardından Suriye’yi bombalamama kararı alan Obama’ydı. Goldberg, Obama’nın bu kurallara uymayarak, ‘özgürleştiğini’ yazdı.
Goldberg, “Tarih belki 30 Ağustos 2013 tarihini, Obama’nın ABD’yi felaket bir Müslüman içsavaşına sokmadığı ve İsrail, Türkiye ve Ürdün’e yönelik kimyasal saldırı riskini ortadan kaldırdığı gün olarak kaydedecek. Ya da Ortadoğu’yu ABD’nin elinden, Rusya, İran ya da IŞİD’in eline bıraktığı gün olarak hatırlayabilir” yorumunda bulundu.