MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
İstanbul’un tek meslek hastalıkları hastanesi olan İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi işlevsiz bırakılıyor. 70 yataklı hastaneye, deprem riski nedeniyle Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin çok ilaca dirençli tüberküloz kliniği taşınacak.
Sadece İstanbul’un değil, Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu’da çalışan işçilere ve bilinçli, kurumsal işverenlere hizmet ve işçi sağlığı alanında koruyucu hekimliğe destek veren İstanbul Meslek Hastanesi kurumsal kültürüyle birlikte yok ediliyor. İş kazaları ve meslek hastalıkları her yıl binlerce insanın ölümüne, sakatlanmasına yol açarken, çözüm bulmak için çaba harcayan, tanı ve tedavi hizmeti veren, literatür üreten bir kurum ortadan kaldırılıyor.
İstanbul ve Kocaeli Tabip Odaları, DİSK, KESK İstanbul Şubeler Platformu, İstanbul İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi, İşyeri Hekimleri Derneği bugün düzenledikleri basın toplantısında Maltepe Başıbüyük’teki İstanbul Meslek Hastanesi’ne yönelik alınan kararı kınadı.
İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ertuğrul Oruç, Ankara ve İstanbul meslek hastanelerine ilk darbenin 1980’den sonra vurulduğunu ancak o zaman dahi kapatılmadıklarını hatırlattı.
Meslek hastalıkları hastanesi kar etmek zorunda mı?
Ankara ve İstanbul Meslek hastanelerinin kaderi paralel. Her ikisi önce diğer hastalara da açıldı. Sonra kar etmedikleri bahanesiyle defalarca kapatılacağı söylentileri çıktı. Her seferinde duyarlı sendika, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle korunabildiler. Son beş yılda Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi’nin tüm laboratuvarları ve önemli kadroları dağıtılarak kapatıldı. Bir yıla yakın kapalı kalan hastane tekrar açıldı. Ancak işlevsiz, laboratuvarsız ve amaçsız olarak… Sürekli eksiklerinin giderileceği ifade edilse de halen genel hastane rolü ağır basıyor.
İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi de önce Süreyyapaşa Eğitim Araştırma Hastanesi bünyesine katıldı. Müstakil hastane özellikleri gasp edildi ve alan hâkimiyetini yitirmesi sağlandı. Ekiplerinin sahaya çıkması yasaklandı. Şimdi de yataksız, işlevsiz bırakılıyor.
15 yılda bloklar sırayla güçlendirilebilirdi
Oruç, kalan işlevlerini de sekteye uğratacak bir büyük darbe daha vurulduğunu söyledi: “Süreyyapaşa Hastanesi’nin binalarının deprem güvenliği olmadığı 15 yıldır biliniyordu. Bu süre içerisinde sağlık il yöneticileri tüm uyarılara rağmen gerekli önlemleri almadılar. Örneğin blokların sırayla güçlendirilmesi ya da yeni binaların yapılması önerileri sürekli sümen altına atıldı. Hatalı yönetimlerin yol açtığı sorunun bedeli işçi sağlığına ödettirilmeye çalışılıyor. İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesinin binası büyük kısmı hastanenin öz kaynaklarından karşılanarak 2010 yılında güçlendirilmişti. Yani son yıllarda sıkça rastlandığı gibi başarı cezalandırılıyor, başarısızlıksa ödüllendiriliyor.”
Meslek hastalıkları hastanesinin 70 yatağı var. Süreyyapaşa Hastanesi ise 600 yataklı bir hastane. Oruç, “Türkiye’de 300’ü İstanbul’da bin 500’den fazla hastane var. İstanbul hastanelerinin 50 bin yatağının doluluk oranı yüzde 50’nin altında ve Heybeliada Sanatoryumu boş tutulurken Meslek Hastalıkları Hastanesi’ne göz dikilmesi art niyet” dedi.
Heybeliada Sanatoryumu tahsis edilebilir
Hastaneye çok ilaca dirençli tüberküloz kliniğinin taşınmaya çalışılmasının düşünülmeden atılan bir adımları işaret ettiği belirten Oruç şöyle devam etti: “Silikozis vakalarının halen başvurduğu bir hastane. Aynı zamanda her yıl binlerce işe giriş ve periyodik muayene için tetkik yani sağlıklı insan başvurusu alıyor. Silikozis vakalarının tüberküloza yatkınlığı, zaten zarar görmüş akciğerleri düşünülünce ölümcül sonuçlar doğurur. Sağlıklı insanlarla, dirençli tüberküloz vakalarının aynı çatı altında değerlendirilmesi, Türkiye’de sadece bu hastanede gerçekleştirilen ağır metal zehirlenmeleri tedavisi için dahi yatak ayrılmaması da sayılırsa bir seferde üç önemli toplum sağlığı hatası var. Oysa yıllardır atıl durumda kalan Heybeliada Sanatoryumunun en azından belli bir bölümü hızla onarılarak dirençli tüberküloz vakaları için tahsis edilebilir.”
‘Sonraki adım arazisine çökmek’
Toplantıda DİSK adına söz alan Tevfik Güneş, hastanenin işlevsiz bırakılmasından sonraki adımın, değerli arazisine ‘çökmek’ olacağını söyledi.
KESK İstanbul Platformu Adına Abuzer Aslan, “İşçi sağlığı, meslek hastalıklarının tespiti hiç önemli değil. İktidar kar etmiyorsa kapatıyor. Arsası kıymetli. Dertleri bundan kaynaklanıyor” dedi.
İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi’nden Murat Çakır, Türkiye’de her yıl ortalama 2 bin işçinin, iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle hayatını kaybettiğini ifade etti. İşçi ölümlerinin gizlendiğini belirten Çakır, hastanenin meslek hastalıklarının önlenmesi, tanı ve tedavisi için önemine dikkat çekti.
Kocaeli Tabip Odası’ndan Dr. Kenan Cibaroğulları, söz konusu taşınmayla önce kapasitesinin azaltılacağını, sonra da tamamen kapatılacağını belirtti.
‘Meslek hastalıkları artıyor’
İstanbul Tabip Odası’ndan Dr. Nazmi Algan, Türkiye’de bir yandan sanayinin ve sanayide çalışanların sayısı artarken, diğer yandan bir yandan meslek hastalıkları sorunları da varken meslek hastalıkları hastanesinin kapatılma noktasına getirilmesinin kabul edilebilir olmadığını söyledi.
İşyeri hekimleri Derneği Başkanı Zühal Akgün, “Önce meslek hastalıkları teşhis edilmek isteniyor mu ona bakmak lazım. Bence istenmiyor. Bu hastane bizim gibi, Marmara Bölgesi’ndeki tüm işyeri hekimlerinin tek dayanak noktasıydı” dedi.
Türk Tabipleri Birliği İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Bilim Eğitim Kurulu üyesi Dr. Ö. Kaan Karadağ, meslek hastalıkları hastanesinin ‘en alttakiler’in (ve duyarlı işverenlerin) olduğunu belirterek, “Artık çalıştığı işyerinde nefes darlığı çeken, bel, kol, bacak ağrıları nedeniyle kendi çocuğunu kucağına alamayan babanın başvurabileceği bir yer kalmadı” diye konuştu.