Türkiye kendi içinde sadece servet dağılımında değil, gelir dağılımında da büyük bozulma yaşıyor. Üretmeyen, ranta endeksli ekonomik modelin üstüne, kamu kaynaklarının yağmalanması, itibardan tasarruf edilmemesi, israf, yandaşların zengin edilmesi, yüksek enflasyon yaratılması, türlü servet transferi projelerini de eklediğimizde servet ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin derinleşmesi kaçınılmaz oluyor. DİSK’in Temmuz 2023 dönemi raporuna göre açlık sınırı 11 bin 525 liraya (asgari ücret 11 bin 402 lira), yoksulluk sınırı ise 39 bin 886 liraya yükselmiş bulunuyor. Bugün Türkiye’de halkın büyük bir bölümü bu rakamın altında gelir elde ediyor (4 kişilik aile hesabıyla), diğer bir deyişle yoksulluk ve açlık sınırının altında milyonlar yaşıyor! Bütün tek adamlı otoriter yönetimlerde olduğu gibi, halk önce yardıma muhtaç hale getiriliyor, sonra seçim dönemlerinde ceplerine para konuyor, seçim alındıktan sonra tekrar daha da muhtaç hale getiriliyor… Elbette dogmaların, şükrün, sabrın ve fakirliğin öteki dünyadaki mükâfatlarına ilişkin bolca dini telkinler eşliğinde bu çark dönüyor…
İrfan Hüseyin Yıldız’ın yazısı