AYŞEGÜL DİKENLİ WILLIAMS
Kişiyi özellikle sosyal medyada yalnızlaştırarak cezalandırmaya dayanan iptal kültürü dezavantajlı gruplara ses ve etki alanı mı sağlıyor yoksa Batı’nın üzerine titrediği ifade özgürlüğünü mü sınırlıyor?

Elinizde sihirli bir değnek olsa, ilk kimi ‘iptal’ ederdiniz? Böyle sorunca bir iptal oldunuz değil mi? O zaman filmi biraz geriye sarıyoruz. Bir ay kadar öncesine… Binlerce kişinin öldüğü Ukrayna işgali sonrasında sadece ekonomik değil kültürel olarak da kıskaca giren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batı’nın ülkesini dışlamasını, cinsel kimlik hakkındaki görüşlerini paylaştıktan sonra bazı çevrelerin sert tepkilerine maruz kalan Harry Potter serisinin yazarı JK Rowling’in durumuna benzetti. Burada filmi biraz daha geriye sarıp Rowling’in ‘iptal’ edildiği olayı hatırlatmadan önce şunu da belirtelim. Yazarın Putin’e yanıtı sert oldu. Rowling “Batı’nın iptal kültürünü eleştirmek şu anda sivilleri katleden ve eleştirmenlerini hapse atıp zehirleyenler tarafından yapılmasa daha iyi olur” yazılı bir tweet attı.
Peki, bir zamanların harika ismi JK Rowling’i bu ‘iptal’ kültürü içine atan, Harry Potter oyuncularının bile birlikte fotoğraf çektirirken çekinmesine neden olan olay neydi? Bir rugby maçı sırasında kadınlar yaralanıyor. Bu yaralanmaya, karşı takımda biyolojik olarak erkek doğan ama spor hayatına kadınlar takımında devam eden başka bir trans sporcunun neden olduğu iddia ediliyor. Rowling de attığı tweet ile ‘Yalnızca adet görenlerin kadın olarak tanımlanacağını’ savununca transfobik ilan edilip ‘iptal” ipiyle asılıyor.
‘Gençler acil durum frenini çekti’
Geçtiğimiz haftalarda Princeton Üniversitesi’nden siyaset teorisyeni Profesör Wendy Brown, New York Times’a verdiği demeçte iptal kültüründen bahsederken “Genç sol aktivistler, acil durum frenini çekiyorlar çünkü tartışmaya, uzlaşmaya zaman yokmuş gibi geliyor” diyerek bir yanıyla bu aceleci yaklaşıma hak verdi. ‘Metoo’ hareketi sayesinde bir önceki nesil feministlerin onlarca yıl başaramadığı, iki yıl içinde yapıldı. Bunun sonucunda da okulda ve işyerlerinde cinsel taciz kabul edilemez bir hale geldi. Prof. Brown’a göre Black Lives Matter hareketi de mevcut durumunu siyasetle ilgili konuşmaların merkezine yerleştirdi ve bir neslin bilincini dönüştürdü.
İptal, iptal kültürü deyip durduğumuza göre ‘iptal’ kültürü nedir onu da kısaca bir anlatalım: Toplumda olumsuz yankı uyandıran olaylarda adı geçen kişilerden verilen desteğin toplu şekilde geri çekilmesi, kişinin tamamen dışlanması… İptal kültüründeki temel amaç, o kişiyi yalnızlaştırarak cezalandırmak. Modern dünyanın toplumsal alanın dışına itme yöntemi bir başka deyişle. Ve sadece o kişiyi değil, ona destek veren, onunla işbirliği içinde olduğu fark edilen kişi ve kurumları da olumsuz etkiliyor.
‘Aşkın iptal edildi’
Terimin ilk kullanımı ‘Your Love is Cancelled’ adlı 80’ler şarkısından ilhamla çıkmış. Orijinali biraz underground Afro Amerikan İngilizcesi. Metoo döneminin etkisiyle ve sonra Black Lives Matter dönemiyle dile iyice yerleşti.
Kimine göre bu ‘iptal’ kültürü ifade özgürlüğünü zedeliyor, kimine göre ise evrensel etik değerlere hassasiyeti teşvik ediyor.
Komedyenler “Yaptığım espri iptal edilmeme neden olur mu” diye dile getiriyor endişesini, akademik çevreler ise “Ya öğrenciler dersimizi boykot ederse” diye…
Obama: Herkesin bir kusuru var
ABD eski başkanı Barack Obama bile kültürün sakıncalarını vurguluyor, “İyi şeyler yapan insanların da kusurları vardır” diyerek… Donald Trump iptal kültürünü totaliter bir silah olarak tanımlarken, Papa Francis de geri kalmıyor, “İfade özgürlüğüne yer bırakmayan bir ideolojik sömürgeleştirme biçimi” diye eleştiriyor.
Şimdilerde iptal kültürünün marjinal topluluklara ses ve etki alanı yarattığını savunanlarla, ifade özgürlüğünü sınırladığını savunanlar arasında bir pinpon maçı izliyoruz. Örneğin arkadaş çevresinden dışlanmamak ya da iş fırsatlarını kaçırmamak için gerçek görüşlerini belli etmeyen ve seçim anketlerinde radar dışı kalanlar, yaşananların sadece ünlüler sahasına özgü olmadığını gösteriyor.
Modern McCarthycilik mi?
Birkaç gün önce Succession’ın İskoç oyuncusu Brian Cox, iptal kültürünü “Bir tür modern McCarthycilik” olarak tanımladı. Hoş, Meghan Markle hakkındaki yorumları nedeniyle ana akım kanallardaki işini kaybeden Piers Morgan’ın programına katılmak bile ‘iptal’ nedeni son günlerde… Piers Morgan’ın yeni bağımsız şovunun güçlü bir kanalı yok, programının adı da ‘Sansürsüz’. Morgan ve benzerlerine göre iptal kültürü sansürden başka bir şey değil. Resmi olmayan, kolektif bir sansür.
Herkes kendi bilgi ve deneyimleri sınırlarında /çerçevesinde haklı olabilir mi? Haklı olduğuma emin olduğum tartışmalarda dahi gün geçtikçe daha çok şüphe hissi duyuyorum. Bir arkadaşım fazla empati yaptığımı söylemişti. Oysa en büyük sorunumuz empati yoksunluğu değil mi? Cancel İngilizceden geldiğine göre ‘Bir adamı yargılamadan önce onun ayakkabılarıyla bir mil yürü’ deyimi de yerinde olabilir. Ya da sabırsız iptal kültürüne ayak uydurup eski ayakkabıları fırtlatıp atmak.