O zaman eğer bir kanalın, köprünün, havaalanının, şehir hastanesinin garantörü devletse onun risklerini de üretenler üstlenmiş demektir. Öyle olunca da risk gerçekleşse de gerçekleşmese de “parayı” veren çalışanlardır, üreticilerdir.
Vergi olarak öder, elektriğe, suya, doğal gaza zam olarak öder, geçmedikleri köprülere araç garantisi olarak öder, uçmadıkları havaalanlarına yolcu garantisi olarak öder yurttaşlar. Bu nedenle iktidarın “cebinizden beş kuruş çıkmayacak” sözü tam bir aldatmaca.
Kuşkusuz hükümet geliri gideri koordine ederken hukuku ve kamu yararını gözetmek zorunda. Hükümet, aile şirketinden bu harcamaları ve garantileri karşılamadığına göre, yurttaşların her aşamada bu testi (hukuk ve kamu yararına uygunluk) yapma yetki ve görevi vardır. Hele hele telafisi, geri alınması imkânsız olan zararların gerçekleşme ihtimali varsa, “ben hesabı sandıkta veririm” ya da “hesabı gelince sorarım” yaklaşımı kabul edilemez.