‘Bar kavgası’ türünden kavgaların büyütülmesi, sorunu bir cinayete kadar götürerek çözme, hele de bir insanın anlık öfkesini aşan biçimde, beş kişinin bir araya gerek, pusu kurarak cinayete varan bir şiddeti tasarlayarak uygulamaya sokması, normal bir yaşam süren işçinin, emekçinin tavrı değildir. Hele de yüksek eğitim görmüş, bürokraside belli bir yere ve yaşa gelmiş kişilerin ortaklaşarak gerçekleştirecekleri bir tutum değildir. Bu tutum daha çok mafyanın, yaşama tarzıyla sınıf dışına düşmüş lümpen çevrelerin tutumu olarak tezahür eder. Hele karşı karşıya oldukları sorunu çözmek için şiddet uygulamayı ‘suç piramidi’nin en üstündeki cinayete kadar götürmek, bu cinayeti, beş kişinin iş birliği içinde pusu kurarak yapması bürokraside önemli yerlere gelmiş kişilerin tutumu olarak, “Normaldir. Kriminal bir vakadır, mahkemeler gerekli cezayı verir” diye geçiştirilemez.
Tersine Onur Şener’in vahşice katledilmesi, ülkede uzun zamandan beri tek adam yönetiminin oluşturduğu sosyal-siyasal iklimin yol açtığı çürüme ve yozlaşma, yandaşların pek çok alanda korunmaları ve cezasızlıkla ödüllendirilmeleriyle, sıkı bağlantılıdır.